Mücadelesi mücadelemizdir

Kaderi 5 ay öncesinde tanımıştım. Ortak bir arkadaşımız vesile olmuştu tanışmamıza. Temmuz ayıydı sanırım, Pançunide otururken, kafenin isminin nereden geldiğini sordu. O da bir zaman, sevdiği bir arkadaşının bu ismi bir başkasını nitelerken kullandığını ve ne anlama geldiğini merak ettiğini söylemişti. Bende dilim döndüğünce açıkladım, kafede kitap bitti, ama evde var, sana getireyim, oku, öyle konuşalım dedim. Kitabı okudu, Ağutos 17de kafeye geldi, çay getirdim, kitap üzerine, Yoldaş Pançuni karakterinin üzerine çokça konuşup, gülüştük. Bir çoğumuzun hoşuna giden karakter, onu biraz kızdırmıştı. Sanki bu kitap, komünistleri alaya almak, maceracı göstermek, köy yakan delilerle bir tutmak anlamına geliyor diye ifade etmişti düşüncesini. Sonra bir çay daha, bir çay daha

Kürt hareketiyle, bir çok sosyalistin kurduğundan daha sahici ve organik ilişkisi vardı. Oradaki çalışmalarını anlattı. Ve neden oraya sahip çıkmak gerektiğini. Ama ağzından düşürmediği işçi sınıfı ve onun kurtuluş ideolojisiydi. Kürt hareketiyle sınıf mücadelesinin bağlarını güçlü bir biçimde oluşturmalıyız, biz sosyalistlerin bugünkü görevi bu. dedi..Kalkarken en kısa zamanda tekrar buluşalım diye sözleştik. Kaderi son görüşümdü.. Onu Marmarada, onunla aynı bölümde yüksek lisans yapan Emel arkadaşımla tanıştırmayı, birlikte öğrenmelerini ve üretmelerini çok istemiştim. Dün haberi aldım ve onlarca ölüm çok acıyken; aklıyla, fkriyle, inancıyla bize çok şey katabilecek bu güzel, devrimci kadının gittiğine inanmak istemedim. Şimdi düşünüyorum, Kader o kısacık zaman diliminde neden onu tanımamı sağladı, bana, bize anlatmak istediği neydi? Meğersem o gidişlerin en güzelinin düşündeymiş. Onu İstanbulun boğazından, bolluğundan, fırsatından koparıp oraya götüren huzursuzluğa bin selam olsun.

Mücadelesi mücadelemizdir.

Şehit namırın!