Fransa’da Her Şey Yolunda!

Fransa seçimlerinin ikinci turunun sonuçları Orta Dünyanın iyi insanlarını, bilge elflerini ve benzerlerini rahatlatmışa benziyor. Ulusal Cephe (FN) hiçbir bölgeyi kazanamadı. Anakara Fransa’sının (Altıgen’in) yedi bölgesini müesses sağ, geri kalan beşini de müesses sol kazandı, biz de rahatladık. Liberal Avrupa ve onun “makul” siyasetleri en sevdiğimiz tesisatçı Super Mario gibi bir engelin üzerinden daha atladı. Bu, mesela göçmen karşıtı gibi konuşmadan göçmen karşıtı olanlar için, Suudi prenslerle yakın ahbap olduğu için İslam karşıtı sayılmadan Orta Doğu şehirlerini bombalayanlar için, büyük bir zafer sayılmalı. Israrla FN’ye oy veren seçmenler için de hüzünle başımızı sallayıp Avrupa’da artan İslamofobiden dem vurabiliriz, sanki onların varlığının nedeni Liberal Avrupa’nın “makul” siyasetlerinin sonucu değilmiş de İspanyol gribi gibi bir virüs salgınıymış gibi.

Fransa’nın kuzeyinden güneyine sırtını ülkenin doğu sınırına dayanmış bir hilal çizin. Altıgen’in o bölgelerinde 1984 Avrupa Parlamentosu seçimlerinden beri her seferinde artan oranda FN’ye oy çıkıyor. Bugün artık oralarda her üç seçmenin en az biri FN seçmenidir. Merak etmeyin, Fransız müesses siyaseti Cumhuriyetçi değerleri halka benimsetebilirse sorun kalmayacak. Liberallere kalırsa zaten oralar umutsuz vaka. Güneyin eski Poujadist kaleleri zaten faşizmle sağ popülizm sınırlarında geziyordu. Kuzeyin eski Komünist kalelerine gelirsek oralar da zaten liberalizm karşıtı bir hareket olan faşizmin ikiz kardeşi komünistler vardı ve benzeri saçmalıklar, tabii ki yerseniz… Bir de elbette Le Pen familyası faktörü var.

Keşke FN’nin yükselişini bunlar açıklasa. Araştırmalar gösteriyor ki FN oyu, ekonomisi küresel krizlere çok açık olan güney-güney doğuda küçük işletmelerin patronları ve ücretli çalışanlarından; son otuz yılda sanayisizleşen kuzeyde ise emekli işçiler ve işsiz gençlerden geliyor (FN’nin buradaki işçi oyu da Fransa ortalamasının üstünde). Amedy Coulibaly cihatçı oluyor, Afrika kökenli başka birçok Fransız vatandaşı da FN seçmeni. FN’nin sandık gücünün ulusal ortalamasının altında olduğu Batı ve Güneybatı Fransa ile ülkenin merkezinde FN seçmenleri bildiğiniz muhafazakâr sağ seçmen, oralarda koyu mavi dalga yok. La Defense’ın gökdelenleri tıpkı Londra’da City’nin mimari şaheserleri gibi yabancı düşmanlığına geçit vermiyor. Bunlar yıkıma uğrattıkları bölgelerde FN’yi yaratırken kontrol ettikleri ana akım medyayla da FN’yi nasıl algılamamız gerektiğini dikte ediyor ama kesinlikle yabancı düşmanlığını ve İslamofobyayı çok ayıplıyorlar.

Aslında sorun basit. Sorun neoliberalizm, çözüm de tamamen terk edilmesi. Liberal Avrupa için bu mümkün olmadığından, sosyalistler ve müesses sağın merkezci isimleri Le Pen familyasının görüşlerinin cumhuriyetin değerleriyle kesinlikle bağdaşmayacağını her Allah’ın günü vazederken ne hikmetse meclisten onların önerdiği kimi güvenlik tedbirlerini geçirmekle meşgul. Fransızlar soluyla sağıyla şu cumhuriyeti bir türlü paylaşamadı. Sarkozy hiç değilse dürüst ve “FN’ye oy vermek meşrudur” diyor. Kim bilir FN’de Florian Philippot gibi ulusalcı sosyal popülistler olmasa onları da başkanlık seçimi için oluşturmaya çalıştığı sağ birliğe davet eder.

Sosyal popülizm demişken, istikrarlı olarak yüzde 10’un üzerinde gözüken üç partiden seçim bildirgesinde Avrodan çıkışı ve o süreçte bankaların devlet kontrolüne alınmasını savunan tek parti FN. Sosyalist Parti ve genel olarak Avrupa sosyal demokratları bu türden öneriler ileri sürenlere dünyanın marslılar tarafından yönetildiğini iddia edenlere nasıl davranılırsa öyle davranıyor. Daha solda sayılan SYRIZA’nın da Yunanistan’da bu önerileri kucaklamadığı ortada. Öyle ya, sorun Avro değil kapitalizm. Bu arada ikinci turda verilen oylara baktığımızda Sosyalistlerin soluna ya da yeşillere oy veren kitlenin önemli bir kesimi de FN karşısında bu sosyalistleri desteklemiş. FN oyunun son otuz yılda giderek kemikleşmesine şaşmamak lazım.

Fransa Türkiye değil. Neoliberalizme tepki oyunu geçmiş seçimlerde sosyalistlerin solundaki alternatiflerin aldığını gördük ama onlar da kendileri dışında kimseye hitap etmeyen siyasi tartışmaların yarattığı ayrımları o kadar kıskançlıkla savunuyordu ki ulusal siyaseti sarsacak bir politik çıkışı, FN’ninkine benzer bir çıkışı, uzun süre ve istikrarlı olarak sürdüremediler, sürdüremiyorlar. Şimdi düşününce demek ki kimi yönleriyle Fransa Türkiye’dir.

Her iki turda da yüzde 3’e yakın boş oy veren seçmen varken bundan düşük oy alan aşırı sol adayların olduğu ülkede FN’nin yükselişini değil solun solunun çöküşünü tartışmak gerekir. Ama neoliberalizme dair analiz yapmak, finans kapitalin şeytanlıklarından dem vurmak, Avrupa’da yükselen aşırı sağdan, İslam düşmanlığından, göçmen karşıtlığından bahsetmek, sağ popülizmle sol popülizm arasında ayrımlar çizmek daha çok tık alıyor. Galiba bize daha az battığından.