Aylık siyasi dergi Komite, “fırtına yaklaşıyor, bu davet bizim” manşetiyle yayın hayatına başladı.

Derginin ilk sayısında yer alan ‘çıkarken’ yazısı;

Türkiye devrimci hareketinin ideolojik politik örgütsel ricat/geri çekilme durumunda geçen 30 yılı aşkın sürenin ardından devrime odaklanarak her düzeyde yenilenmeyi temsil eden ve üreten bir devrimcilik tarzını yaratmak için bir adım daha atıyoruz. Bu küçük adımla siyasal&toplumsal alanda yürüttüğümüz örgütlenmeleri belirli bir ideolojik-politik-örgütsel birliğe doğru taşıma amacı taşıyoruz.

Devrimci teori ile devrimci pratiğin birbibirini besleyen, ilerleten ilişkilerinin somut zeminlerinden biri, devrimci siyaseti somut müdahale belgeleri üzerinden tarihselleştirmekten geçiyor.

Ülkemiz; dünden bugüne sırtında taşıdığı, çözemediği kültürel, kimliksel, ulusal sorunlarla ve teknolojik gelişmeyle beraber mayası tutan kapitalist gelişme ve birikim süreçleriyle devletin tüm yapısını değişime zorlayan siyasal-toplumsal-kültürel-kimliksel krizleri doğrudan kesen ve belirleyen sınıfsal bir krizi yaşıyor.

Burjuva siyasetin bu krizi yönetmek ve çözmek doğrultusunda geliştirdiği tüm uygulamalar ve yöntemler var olan krizleri daha da derinleştirmekten ve çıkışsız hale getirmekten öte bir şey yapmadı ve yapmıyor. Tüm dünyada emperyalist kapitalist düzenin politik mimarisinde yaşanan hegemonya krizinin bizim gibi ülkelere yansıması varolan krizlerin katmerlenmesi, kangrenleşmesi biçiminde oluyor. Ülkede “her an patlayabilecek iç savaş” görüntüsünü canlı tutan gelişmeler her gün yeniden üretiliyor. Bu iç savaş görüntüsü bir kriz yönetme politikası olarak sürdürülüyor. Her tür politik, kültürel, kimliksel kümenin taleplerini en uçtan ifade ettiği ve yığınağını buna göre yaptığı ortamda siyasal rızayı tüm kesimler açısından eş güdümlü üretebilmek eşyanın doğasına aykırı. Yine zor aygıtları üzerinden “halkla savaş” politikasının sürdürülebilmesinin sınırları var. Tekelci sermaye kesimlerinin bu krize yanıt üretmesi kendi semirdiği, büyüdüğü dalı kesmek anlamına geliyor. Bu şartlar altında emekçiler ve ezilenler için sahici kurtuluş yolu sosyalizmdir. Ya iç savaş ya sosyalizm.

Komite, işte böylesi bir siyasal atmosferde devrimci bir hareket yaratma görevini omuzlamak için atılmış kararlı bir adımdır. Devrimci kadroların gelişiminde ve eğitiminde işlevsel olmayı kendine amaç edinmiş devrimciler zeminidir.

Devrimci hareketten söz ederken aslında bir devrimciler örgütünden söz ediyoruz. Bahsi geçen bu durum, marksist leninist hareketin bu konudaki temel teorik birikiminin ve pratik deneyiminin doğru ve güncel bir değerlendirmesini yapmakla mümkün. İdeal olanla ihtiyaç olan arasındaki açıyı doğru değerlendirmek bizi biçimsellikten, şablonculuktan kurtaracaktır. Bugünün devrimci örgütü, geçmişteki siyasal/toplumsal mücadeleler ve sosyalizm deneyimlerinin; genel olarak teknolojik gelişmelerin özellikle iletişim teknolojilerindeki gelişimlerinin; dünya nüfusunda yaşanan proleterleştirme mülsüzleştirme süreçlerinin ve bu süreçlerin sonrasında büyük oranda kentlerde toplaşma halinin; devlet ve onun zor aygıtlarındaki yetkinleşme durumlarının olumlu ve olumsuzluklarını dikkate almadan tartışılamaz, oluşturulamaz.

Komite, emekçilerin ve ezilenlerin en dinamik kesimlerinde mayalanarak, topluma kendi kendini yönetme özgüvenini kazandırmak, bunu yaparken yönetmek değil kolaylaştırmak şartıyla sancağına sarılmış sebatkar ve kararlı bir devrim müfrezesidir. Komite, düzenin ulusalcı, liberal, muhafazakar, her tür sağ-sol ideolojik-siyasal gücü karşısında işçi sınıfı temelinde emekçilerin ve ezilenlerin bağımsız devrimci mücadelesini ve siyasetini yaratmanın iddiasında yola çıkıyor.

Komite belirli bir geleneğe atıfla kendini var etmiyor. Emperyalizme ve kapitalizme karşı devrim ve sosyalizm mücadelesini, somut koşulları ve güncel ihtiyaçları doğrultusunda yaratmak iddiasıyla yola çıkıyor. Bu iddia ise içinde yaşadığımız tarihsel-siyasal-toplumsal-ekonomik koşulların devrimci bir analizini yapmak ve bu analizden hareketle bugünün devrim anlayaşını ve stratejisini tanımlamak ya da tanımlama çabasına katkı sunmak gibi temel görevleri ortaya çıkarıyor. Evet, biz bu görevi üstleniyoruz.