Devrimciliğin Kurucu Gücü Olarak Komiteciler – 1

Hareketlerin hareketinin temellerini kuruyoruz. Bu temeller ise bu coğrafyanın emekçilerinin, ezilenlerinin, işçi sınıfının zalime, egemene karşı binlerce yıllık direnişinin, isyanlarının, itirazlarının, ayaklanmaların tarihsel hafızasına dayanıyor. Bu temeller, isyan ve direnişlerin içinden damıtılarak bugüne aktarılan devrimcilik programına, devrimci teorinin durmaksızın güncellenen fikir işçiliklerine dayanıyor. Bu temeller, yürümeye başlayan insanlığın eşitlik, özgürlük, kardeşlik şiarlarıyla her türlü gerici, zalim ve egemen düşünceye karşı bilimin, felsefenin, sanatın, etiğin, kültürün, estetiğin, siyasetin silahlarıyla kuşanıp doğayı ve insanlığı ileriye doğru taşıyan birikimlerin, deneyimlerin güncelliğine dayanıyor ve oradan hakikate yerleşerek yükseliyor.

Komiteci Kimdir?

Devrimci Bir Hareket Yaratmak için Yoldaşlık Çağrımız’ın son sözleri şöyleydi:
“Komite; belirli bir geleneğe atıfla kendini var etmeyen, bugünün devrimci siyaset/mücadele geleneğini kapitalizme ve emperyalizme karşı devrim ve sosyalizm mücadelesinin somut koşulları ve güncel ihtiyaçlarından hareketle yaratmak iddiasıyla yola çıkmıştır. Bu ise içinde yaşadığımız siyasal, toplumsal ve ekonomik koşulların, nesnel ve devrimci bir analizle ortaya konulmasını, bu analizden hareketle bugünün devrim anlayışını ve stratejisini tanımlamasını şart koşmaktadır. İşte Komite varlık nedenini bu görevi üstlenme iradesine dayamaktadır. Bu, tartışmanın her zaman daha da derinleştirilmesini gerektiren, devrimci doğası gereği biteviye kendisini aşmayı ve büyümeyi amaçlayan uzun ve zorlu bir yol. Çünkü tüm ezilenlerin acıyla ve yoklukla büyüttüğü özgürlük mücadelesinin ağır yükünü paylaşmayı zorunlu kılıyor, aynı zamanda dayanışmayla ve özgürlükle güzelleşecek bir yeryüzünü yaratmanın erdemine ortak olmanın yolu da bu. İşte bu yüzden çağrımız, bu tarihsel sorumluluğu taşıyacak ve bu sorumluluğa ortak olmanın erdemine katılacak herkesedir.”

Bu sorumluluk zemininden hareketle ve güncel olarak bu görev doğrultusunda, kadrolarımızın her birinin Komiteciler’i ideolojik, politik, örgütsel olarak temsil edecek yetenekle donatması ve uzmanlaşma çalışmasını çevresindeki tüm ilişkileri kapsayacak şekilde halka ulaştıran bir tarzla yürütmesi esastır. Komiteci, varlığını gerçekliği anlama ve dönüştürme üzerine tesis eder ve bu yolda kendini ve ilişkilerini biteviye eğitir ve geliştirir. Bilgiyle, gelişen her tür tekniğin kullanılmasını öğrenmeyle alçak gönüllü, mütevazı, hevesli bir ilişki kurar. Öğrendiği her şeyi tartışarak, sorgulayarak halka ulaştırır. Bu faaliyet ise hareket ve mücadelenin sürekliliği ile nihai özgürlük davamız olan komünizme bağlanır.
Komiteci, devrimi bir an olup bitecek bir olay değil milyonlarca olay ve mücadele içinde gelişen birikimlerin dönüştürücü sürekliliği olduğunu bilir. Devrimi kendisinin ve kendi gibilerin çoğalmasıyla olabilecek bir seçim kazanma değil doğrudan kitlelerin, işçi sınıfının, ezilenlerin, emekçi halkın kendi kendini yönetmek doğrultusunda egemenlere, devlete, sermaye sınıfına karşı verdiği aşağıdan iktidar mücadelelerinin “birleşmesi” sonucunda gündeme geleceğinin, hakikate varacağının farkındalığıyla hareket eder. Bu farkındalık, Komiteci üyeler, aday üyeler ve dostlarımıza şu amacı telkin eder: Emekçi halkın, işçi sınıfının, ezilenlerin iktidarı almak doğrultusundaki mücadelelerini yaratmalarını cesaretlendirmek, bu yöndeki çabalara ön ayak olmak, kolaylaştırmak, bu mücadeleler içinde önderleşmek, önderleşenlerle birleşmek. Ve yine bu sorumluluk doğrultusunda komiteci, emekçi halkın mücadele, dayanışma, direniş, hak temelli her çeşit örgütlenmesinin içinde onun kurulması hedeflerinin en çalışkanı, ilk bedel ödeyeni, en etkin unsuru olarak en zor ve en ağır sorumlulukları mızmızlanmadan yer üstlenenidir. Düzeni yıkmak, emekçilerin sosyalizmini kurmak için mücadele içerisinde yer alan her bir yoldaşımız, yüksek bir etikle, yüksek bir öz disiplinle ve bağlanmayla hareketin içinde mütevazı konumunu almalıdır. Komitecilik anlayışında devrimcilik, çocukluktan ölüme kadar süren kesintisiz bir var olma biçimidir. Hayatın belli bir anında ya da döneminde yapılan, sonra ömür boyu askerlik ya da gazilik anısı gibi aktarılacak bir hikayecilik değildir. Komiteci mücadeleye başladığı andan itibaren her an kendini, yeteneklerini, arzularını, aklını devrimcilik doğrultusunda dönüştüren kesintisiz ve sürekli bir çaba ile eksiklikleriyle yüzleşen ve çıkardığı sonuçlara göre kendini yenileyen, yeniden üreten kişidir.
Korkunun, pasifizmin, yenilgiciliğin kaynağı bilgisizliktir, yetersizliktir. Daha çok okumadan, gerçekliği kavramaya çabalamadan, tarihten ve doğadan daha çok öğrenmeye açık olmadan çağın devrimciliğinin üretilmesi mümkün değildir. Devrimciliğin esas kaynağı ise deneyimlerdir. Bu yüzden komiteci, halkın mücadelesinin geliştirilmesi için elli kez deneyip başarısız olacak, yeniden deneyecektir. Komiteci, hem küçük ya da büyük her tür deneyimin ezilenlerin tarihsel mücadelesine bir katkı olduğunun bilincinde olacak hem de o küçücük katkıların yokluğunda devrimin olamayacağının bilinciyle hareket edecektir. Komiteci, yaptığıyla böbürlenmeyen, ezilenlerle bir değer ve sevgi ilişkisi içerisinde olan insandır. Komiteci halkın devrimci ışığıdır, yön, cesaret, direnç bulduğu kutup yıldızıdır ve bu yüzden Komiteci’nin genci yaşlısı olmaz. Yaş sadece görevlerin niteliğinin, farklılıklarının planlamasında bir belirleyen olarak kullanılabilir.

Komiteci; hiçbir an faşist bir devlet mekanizmasına karşı mücadele ettiğini unutmaz. Tüm yaşamını, çalışma tarzını, ilişkilerini oluştururken bu hususu temel alır. Devlet egemen ideolojinin tüm yüzlerini içinde taşıyan bir organizmadır. Ve bu egemen düşünce sol, sendikalar içinde de egemen düşüncedir. Kendi ilişkilerimiz içinde de bunun yansımaları zaman zaman gündeme gelebilecektir. Devlete, sermaye sınıfına karşı mücadele ideolojik düzeyde solun, sendikaların, gençlik, kadın, çevre örgütlenmelerinin içinde de oldukça yaygın olan ve kendi ilişkilerimize de yansıyan düzen ideolojileriyle açık ideolojik mücadeleyi tavizsiz, ertelemesiz bir biçimde sürdürendir Komiteci.

Kadın ve farklı toplumsal cinsiyetlerden yoldaşlarımız hareket içerisinde pozitif ayrımcı ilkeye tabidir. Komiteciler Feminizm’i benimser ve sınıfsal ayrım üreten ya da oluşmuş ayrımları derinleştiren fikirlerin, dillerin, tarzların eleştirisini yapar. Sorunun pedagojik değil ideolojik ve sınıfsal niteliğiyle hesaplaşmayı önceliği olarak görür. İşi gücü bırakıp feminist hareketi eleştirmez.

Komiteci, bugünün geleneğini kapitalist-emperyalist sistemin yarattığı eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, çelişki ve sorunların güncel devrimci analizlerine dayanarak işçi sınıfı ve emekçi halkın mücadelesinin sosyalizm hedefiyle siyasal iktidarı almak için sorumluluk üstlenmiş devrimcidir. Bugünün devriminin bayrağını, simgesini, sanatını ve teorisini bugünün mücadelesinde yaratmaya odaklanmış yeni bir insandır. Her soruna dünya tarihsel güncelliğinin ve koşullarının “somut durumların somut tahlili” bakış açısından yaklaşır.

Dünya işçi sınıfı hareketinin devrimci geleneği ve onun coğrafyamızdaki izdüşümü olan Türkiye işçi sınıfı ve emekçi-ezilen halkların mücadelesinin devrimci geleneği dışında bağlı olduğumuz özel bir gelenek vurgusu geliştirici, ilerletici değildir. Acentacılık, türbedarlık, cemaatçilik, şubecilik, şablonculuk devrimciliğin karşı konumunda yer alır. 71 Devrimciliği tarz açısından (Mahir, İbo, Deniz) kalkış noktalarımızdan sadece biridir. Bugünün devrimci hareketi bugüne kadarki dünya devrimci hareketlerinin toplam birikimi ve deneyimlerinin ışığında ele alınmalıdır. Bu yüzden Komiteci hem filozof, düşünür, gazeteci, uzmandır hem her şeyi öğrenmek konusunda alçak gönüllü bir öğrencidir. Komiteci; Marx, Engels, Lenin, Gramsci, Rosa, Mao vb. gibi ustaların felsefe, tarih, bilim, siyaset, estetik, sanat gibi hemen her konuya hakim olmaları nedeniyle dönemin egemen düşüncesinin üzerine çıkacak bir üretimi ve etkinliği ortaya koyabildiklerini ve ancak bu yolla devrimlerin yolunu açabildiklerini asla unutmaz, kendi savunusunu dogmatik bir hale getirmez, diyalektiğin ruhuna uygun bir biçimde mücadele içinde durmadan yeniler.

Komiteci’nin araç seçimlerini, hareket tarzlarını, örgüt modellerini legallik, illegallik vb. kavramlar değil, işçi sınıfı mücadelesinin güncel çıkarları, ihtiyaçlarının nesnel bilgisine dayanan meşruluk zeminleri tayin eder. Komiteci bu manada her türlü aracı kurar ve her türlü aracı kullanır.
Rekabetçilik, yarışmacılık, özel mülkiyetçilik, bilgiçlik, egoistlik, kayırmacılık, bürokratlık, statükoculuk, şefçilik, kariyeristlik, hemşericilik, ahbaplık, yalancılık, tüketimcilik, erillik, kadın düşmanlığı, dedikoduculuk, yaygaracılık, hazcılık, homofobiklik, liberallik, ulusalcılık, ırkçılık, milliyetçilik, şovenistlik, dinsel ve her türden siyasi gericilik, teoricilik, pratikçilik Komiteci’nin savaştığı düşmanlardır. Komitecilik ideolojik, politik, örgütsel olarak bu düşmanlarla savaşan, bu yaklaşımların yüz seksen derece uzağında duran ve dünyayı eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin, paylaşımın, yoldaşlığın, dayanışmanın ‘en güncel’ ilkeleriyle güzelleştiren insanların oluşturduğu devrimci bir siyasal hareket düzlemidir.

Komiteciler emekçi halkı mücadeleye çağırır, üyeliğe değil. Mücadelenin imbiğinden geçerek ulaşabilen bir mertebedir Komitecilik. Komiteci annesini, babasını, ailesini, köyünü, mahallesini kendi düşünceleri doğrultusunda açıkça mücadeleye çağırmayı esas edinir. Çünkü devrimci düşünce kimseden gizlenerek taşınması mümkün olmayan bir doğaya sahiptir. Ailesini, yakınlarını mücadeleye ikna edemeyenlerin ya da mücadelenin dostu kılamayanların topluma anlatacağı sözün bir kıymeti yoktur. Ailenin yıkımı, ailenin devrimci mücadeleye kazanılmasıyla mümkündür.
Komiteciler, “Dünyanın Bütün İşçileri Birleşin” şiarının devamcılarıdır ve -Marx’ın ortaya koyduğu anlamıyla- Enternasyonalisttirler. Komiteciler işçinin, köylünün, çiftçinin, gençliğin ve kadınların devrime katılmasının yolunun onların öz örgütlenmelerini ve özgürleşme deneyimlerini yaratmaktan geçtiğini bilir. Komiteci herhangi bir toplumsal öz örgütlenme çabasında ya da birleşik örgütlenme, mücadele zemininde “insan örgütlemek” üzere bulunmaz, mücadeleyi daha kapsayıcı bir tarzda, sekter olmadan ama ilkelerden asla ödün vermeden büyütmek üzere bulunur. Gençlik örgütümüz gençlik hareketinin yaratılmasına, işçi örgütümüz işçi sınıfı hareketinin yaratılmasına odaklanır. Bu tanım tüm örgütlenme alanlarındaki konumlarımız için geçerlidir.

Komitecilik 21. yüzyılda proleter devrimciliktir. Devrimcilik her daim var olandan kopuşu, aşmayı, yıkmayı bir kuruculuk olarak gündeme getiren tek varoluş tarzıdır. Bu satırları okuyan herkesi yeni insan ve yeni yaşam yaratma mücadelesini büyütmeye davet ediyoruz.