Sosyal Medya Terörü

Sosyal medya, bir iletişim aracı olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Toplumsal ya da psişik etkilerine dair sayfalarca konuşulabilir olsa da biz bu yazıda siyasal erkin bu alanlara dair tepkisini anlamlandırabilmek için sosyal medyanın bazı etkilerinden söz etmeyi doğru buluyoruz. Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın yeni bir torun sahibi olmasından sonra damat Albayrak ile ilgili Twitter’da yapılan yorumlar üzerine Erdoğan sosyal medyaki söylemlerin de suç unsuru olabileceğini, Türkiye’ye bu mecraların yakışmadığını, artık bu mecraların kontrol edilmesi gerektiğini, anonim hesapların kontrolü, kullanıcı bilgilerinin devlet ile paylaşımı gibi maddeleri içeren yasal düzenlemeleri en kısa zamanda gerçekleştireceklerini duyurdu. Bu hiddet ve acelesinin sebebini ailesiyle ilgili yapılan yorumlarla ilintilendirse de hemen öncesinde YKS öğrencilerinin kendiliğinden örgütlenmeleriyle günlerce Twitter gündeminde kaldıklarını ve Erdoğan’ın Youtube yayını sırasında yaptıkları yorumlarla onun ‘karizmasını çizdiklerini’ hepimiz gördük. Erdoğan için bu bardağı taşıran son damla olsa da gezi direnişiyle başlayan Twitter’ın eylem ve protestolarda bir haberleşme ve dayanışma ağı olarak kullanılması, çeşitli ilişkileri açığa çıkarması açısından korunan kadın katillerinin ve tecavüzlerinin aklanmasının engellenmesi, çeşitli devlet işkencelerinin burada ortaya çıkarılması, havuz medyasına giremeyen zaruri gündemlerin Twitter sayesinde Türkiye gündemine girmesi ve devletlerin  kapılar ardındaki görüşmelerinin kapılarını zorlaması bardağı yavaş yavaş dolduruyordu. Kısa bir süre önce Twitter’ın toplu olarak aktroll hesaplarını kapatmasıyla beraber meydan tamamen “provatörlere” kalmış oldu.

Peki Twitter’ı kim kullanıyor? Twitter bugün en çok dinamik özneler tarafından, gençler tarafından kullanılmakta. Bu twitter topluluğunun interaktif ilişkileri oldukça gelişkin ve kendilerini bu mecralarda ifade etmeye ayırdıkları motivasyon oldukça yüksek. Bu kişiler aynı zamanda neredeyse doğduklarından beri Erdoğan hükümetiyle yaşayan, geleceksizliğin getirdiği öfke ve nihilizmle boğuşan ama toplumsal hayata da ilgisini yitirmemiş olan bir kesimi oluşturuyor. Twitter’ın bir sinizm mecrası olduğu, maddi hayatta ortaya çıkabilecek itirazlar için sibop etkisi yaptığı ve en nihayetinde bir sermaye grubuna para kazandıran bir ürün olduğu gerçeğini tartışmaya değer konular olması açısından bir yana bırakmakla birlikte şunu söylemek önemli; twitter sanal bir kamusal alan. İnsanlarla doğrudan iletişim kurmanız gerekmeksizin aklınıza gelebilecek herhangi bir konuda fikirlerini duyabilmenize olanak sunan Twitter, devletin “kamusu”nun ötesinde bir kamusal alan. İnsanlar bu mecralarda etkinleşiyor, duygu ve düşüncelerini dile getiriyor, burada örgütleniyor ve hatta burada eylemler yapıyor. Tüm diğer neoliberal polis devletlerinin liderleri gibi Türkiye’de de Erdoğan’ı asıl çileden çıkaran ne buradaki ahlaksızlık, ne işlenen sanal suçlar ne de bu sanal kamusal alanın büyük oranda ondan nefret ediyor olması. Onu asıl çileden çıkaran, devletin siyasasına doğrudan tabi olmayan, varoluşsal olarak ona bağımlılığı bulunmayan bir kamusal alanın varlığı. Pek tabii burada Twitter üzerinde bir polislik faaliyetinin yürütülmediğini ve buranın sınırsız bir özgürlük alanı olduğunu söyleyecek değiliz. İnsanlar IP numaralarına kadar takip edilerek buralarda dahi belli konularda konuşmaları engelleniyor, evlerine baskınlar yapılıyor ve bazen tutuklanıyor. Ama şunu unutmamalı; söylenecek sözler söyleniyor. Devletin her muhalif kıpırdanmayı polis gücüyle kuşattığı, tüm ideolojik aygıtlarını zihinlerin makbul dizaynına koştuğu yerde birileri bazen kimsenin duymak istemeyeceği hakikatleri haykırıyor ve evrende hiçbir ses kaybolmuyor.

Alternatif bir kamusal alanın nüvelerini taşıyan bu alandaki tüm iletişim faaliyetlerine devlet bir isim bile buldu: sosyal medya terörü. Yaratılan müphem düşman, daraltılmış kamusal alan ve yurttaşlık hakları, potansiyel kriminalizasyon yoluyla budanan özgürlükler neoliberal devletin alamet-i farikalarındandır. Tüm bunlara dair izleri Erdoğan’ın sosyal medya terörü açıklamasının satır aralarında bulmak ise pek kolay. Teknik açıdan bu kontrol altına alma girişiminin Twitter sahipleri tarafından nasıl değerlendirileceği ve Türkiye’de bir Twitter temsilciği bulunmasının imkanları konuşuladursun; halklar hangi yüzyılda, hangi tarihsel dönemde olursa olsun, teknolojik imkanların yeterliliği fark etmeksizin direnişin ve haberleşmenin yolunu bulur. Şili’den haykırılsa İstanbul’dan duyulur, zira ses tabiatı itibariyle dalgadır ve dalga hiçbir kanunla, polisle, silahla engellenemez!  

*Bu yazı Komite Dergisi’nin Ağustos 2020 tarihli 20. sayısında yayınlanmıştır.