CHP, 36. Olağan Kurultayı’nı Ankara’da gerçekleştirdi. İstanbul İl Kongresi’nde Canan Kaftancıoğlu’nun yarışı kazanması sonucu oluştuğu varsayılan “sol rüzgarın” CHP’nin temelini sarsacağını düşünenlerin aksine Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi hiçbir değişiklik emaresi göstermeden Muharrem İnce karşısında ipi göğüsledi. Kemal Kılıçdaroğlu, merkezinde devletin bekasının bulunduğu günlük konuşmalarını tekrarlarken, İnce, devletin “kapsayıcı” karakterine vurguyla bolca ‘Kürtler, Aleviler’ nitelemesi yaptı. CHP’nin devlet partisi olduğunu farklı biçimlerde dile getiren bu iki aday tarafından ortaya konulan fotoğrafın aslında Kürtler, Aleviler, kadınlar ve işçiler açısından bir ve aynı olduğu yeniden tescillenmiş oldu.
Bu sonuçla, CHP’nin içinde 3 bloktan söz etmek mümkün hale geldi. Erdoğan’ı “tek adamlıkla” suçlayan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’de hâkim mevzileri zapt etmiş bulunuyor. Kongre sürecinde delegeleri ne yöntemlerle hizaya getirdiği Ankara kulislerinde olağan malumat; Kılıçdaroğlu’nun koltuğunda kalmasından milli mutabakat cephesinin de memnun olduğunu not düşmek gerekiyor. Aday olmak için topladığı imza sayısının yaklaşık 3 katı oy alan ve ikinci kez genel başkanlığa aday olan Muharrem İnce, partiyi yönetmek için hâlâ bir kadro kurabilmiş değil. Dolayısıyla kendisine destek veren CHP’lileri İnce’nin yönetim iddiasına destek olarak görmekten ziyade, Kılıçdaroğlu karşısında başka aday olmamasına bağlamak daha doğru. Genel Kurul yolsuzluklarını yutup yutmayacağı ise belirsiz.
Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner’in Genel Merkez’in temel politikalarını eleştirdikleri bir manifesto ile başlattıkları “sol çıkış” bloku, ağırlıklı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verdi ve manifestoda imzası olan 5 vekilden 3’ünü Parti Meclisi’ne soktu. CHP’nin katıksız bir devlet partisi olduğu düşünüldüğünde, bu blokun toplumun enerjisini yine CHP içinde ve etrafında pasifize etmek dışında ne etkisi olacağı belirsiz. Toplumun önüne solcu diye parlatılarak getirilen isimlerin iki yanına oturan ve arkasına sıralanan sağcı vekillerin, belediye başkanlarının varlığını biliyoruz. CHP’de delege yapısının belediye başkanlarının siyasi ittifakları çerçevesinde şekillendiği ve belediye başkanlarının işaret ettiği isimlerin etrafından delegelerin toplandığı gerçeği de ortada.
CHP bir devlet partisidir ve sosyalist solla en ufak bir düşünsel rabıtası yoktur. CHP’de kendisini gösteren bu üç blokun da turnusolu, mesela İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, kadro davası açtıkları için işten çıkardığı 258 işçiye ve 3 aydır açlık grevinde olan işçi Mahir Kılıç’a karşı olan ortak tutumlarıdır. Bu emekçilerin adlarını ağızlarına almayan, CHP’nin sağı-solu olmaya aday bu klikleri bir sahnede görmüş olduk. İktidarın milli mutabakat baskısına karşı sinik, çekingen tutum ve işçi hareketinin sorunlarıyla samimiyetle ilgilenmek noktasındaki ikiyüzlülük, kurultayın en berrak fotoğrafı oldu.