Yeni Rejim ve Görevlerimiz

Egemen sınıfların (emperyalist merkezler ve onlarla entegre burjuva fraksiyonları) 24 Ocak Kararları ile ekonomik programını, 12 Eylül askeri faşist cuntasıyla da siyasal programını hayata geçirdiği neoliberal dönüşüm stratejisi 24 Haziran seçimleriyle tüm taktik evrelerini tamamlamış oldu. Artık ülke siyasal tarihi açısından egemen sınıfların belirlediği yeni bir stratejik evredeyiz. Bu yeni stratejik evreye yön verecek ilk taktik adım; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan tek adama dayalı faşizan bir sivil diktatörlüğün devlet ve toplum bünyesinde kurumsallaştırılması, hukukileştirilmesi ve kabullendirilmesidir. Bu süreç ise faşizan devlet pratiklerinin kısıtlı bir demokratik işleyiş görünümü (şeklen işleyen meclis, kimi yerlerde sopalı da olsa seçimlerin varlığı kısıtlandırılmış da olsa, medya ve sosyal medya kullanımı, henüz kapatılmamış emek, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinin kimi eylem ve faaliyetlerini sürdürebilmesi) ile birlikte var olmasıdır.

Recep Tayyip Erdoğan’ın yaşarken mitleştirilmesine dayanarak kurulan bu yeni rejimin ömrünün uzunluğu açısından uluslararası gelişmelerin belirleyiciliği, egemen sınıflararası bloklaşmalar ve devlet bürokrasisi içi saflaşmalar etkili olabilir. Fakat esas önemli olan ezilen toplum kesimleri zemininden, yani aşağıdan yükselebilecek örgütlü siyasal müdahalelerdir. Yukarıdan ve aşağıdan olası gelişmelerin birbirinin hareketlerine etki edeceği de açıktır. Egemen sınıfların bu yeni stratejik evresinin başlangıcı solun ve emekçi sınıfların o zamanki siyasal gücünü politik ve örgütsel olarak büyük oranda zayıflatarak mümkün olmuştu. Bu zayıflama sonrasında yeni duruma uygun yeni bir siyasal strateji oluşturamadan yola devam soldur, emekçi sınıflardır, bizlerizdir.

Egemen sınıfların bu yeni stratejisi kuşkusuz sadece Reis’in siyasal İslamcı hülyalarından ve fantezi dünyasından kaynaklanmıyor. Emperyalizm içi belirsizlikler, güç kaymaları ve egemen sınıf yapısının aktüel ihtiyaçlarıyla kesişip bunları kapsıyor. Egemen sınıfların aktüel ihtiyaçlarıyla Reis’in siyasal heveslerinde bir tür buluşma var, birbirine şimdilik muhtaç olma hali var. Dolayısıyla bu yeni strateji bir öncesine göre daha zoraki, daha kırılgan özelliklere de sahip olsa, daha heybetli bir görünüm arz ediyor. Reis’in 24 Haziran’dan tüm isteklerini gerçekleştirerek çıkmamış olması önümüzdeki dönemde rejimin inşasını oturtma sürecinde karşıtlarını çoğaltma potansiyelini güçlendirmiş durumda. Egemen sınıf bloğu ise güncel gelgitlerinden bağımsız olarak Millet İttifakı gibi bir düzen seçeneği kazanımıyla çıktı, bu seçimlerden. Ekonomik krizin yıkım şiddetine dair tahminlerin yapıldığı bir konjonktürde krizin hırpalayacağı emekçi sınıfların davulcuya, zurnacıyla kaçmasının önüne bu seçenek bariyer çekecektir.

Emperyalizme bağımlı orta boy bir sermaye devleti olan Türkiye’deki rejimin niteliğini, biçimini, durumunu doğru kavrayan bilimsel analizlere dayanan argümanlarla tanımlamak acil politik görevlerimizdendir. Düşmanı doğru tanımlamış bir siyasal strateji ihtiyacı devrimcilerin tüm görevlerinin önündedir. Bu görevi üstleniyoruz. Somut bir siyasal stratejinin yokluğunda, tarihsel birikimin sunduğu kimi ilke ve programlardan süzülen taktik davranışlarla devrimciler bir önceki kırk yıl boyunca teslim olmadan her tür sertliğe, tüm faşizan politikalara karşı direndiler, öldüler, ağır bedeller ödediler, ödemeye de devam ediyorlar. Belki de tek olumlu birikimimiz cesarettir ve bu cesaretin önümüzdeki dönemde mutlaka akılla ve halk hareketiyle buluşturulması elzemdir.

Hem oldukça soğukkanlı hem de her zamankinden atak ve yaratıcı özelliklerle davranmamız gereken bir dönemin içindeyiz. Kendimizi ve emekçi halkımızı yeni dönemin ihtiyaçlarıyla hızlı bir biçimde donatmakla mükellefiz. Devrimci bir politik hareketi yaratmak doğrultusunda geliştirdiğimiz örgütsel inisiyatifin rüştünü ortaya koymasının bir ayağı olarak propaganda araçlarımızı yetkinleştirmek, geliştirmek, güçlendirmek şartken bu araçların yasaklandığı ihtimalleri dikkate alan alternatif hazırlığımızı da tamamlamalıyız.

Bağımsız bir devrimci hareketin bağımsızlık boyutunun temel politik, ideolojik görevi, en genel olarak solun düzen içi siyasal merkezlerden, politikalardan kopartılmasına dönük görevler içerir. Bu ideolojik müdahale araçlarının yanı sıra sosyalist ve devrimci solun düzen tarafından soğurulmasına yol açan parlamento, yerel yönetimler, sendikalar, meslek odaları ve benzeri zeminlere dönük mevcut konumlanışları siyasal ve örgütsel açılardan onları bölecek araçları da gerektirir. Yakın geçmişin tecrübelerinin eleştirisi üzerinden bağımsız, birleşik bir siyasi zeminin cephesel ihtiyaçlar üzerinden inşası şarttır. Solun içinde bulunduğu ideolojik, politik dağınıklık onu düzene bağlayan etmenlerden biridir. Gücümüz yettiğince bu doğrultuda bir politikayı hayata geçirmeye çalışmaya, bunu dönemin başka acil görevlerinin karşısına koymadan devam etmeliyiz.

Birbirinin karşısına koymadan, bir ve aynı süreçte kesişen ve ayrıymış gibi görünen yanlarıyla birlikte en acil iki görevimiz, işçi hareketi ve emekçi halkın düzen karşısındaki örgütlü siyasal eylemini birlik içinde ortaya çıkarmak ve devrimci bir hareket yaratma sürecinin örgütsel zeminlerini oluşturmaktır. Her iki görevde somut hedefler tanımlamayı ve tanımlanan hedefler doğrultusunda somut, herkesin görebileceği başarılar elde etmek, ilerlemek için elzemdir. Emek hareketinde, gençlik hareketinde toplumsal düzeyde somut örgütsel ilerlemeleri, başarıları önümüzdeki bir yıllık dönem içinde açığa çıkartmalıyız. Sendikal zeminde, içinde çalıştığımız tüm alanlarda ve araçlarda emek hareketinin genel siyasetine etki edecek bir belirleyiciliğe taşıyacak çabayı ortaya koyacağız.

Dönemin devrimciliğini üretecek bir siyasal zemin olma iddiasıyla kurulan Gençlik Komiteleri önümüzdeki yılı, hem ülke genelinde bir hareket olarak kurumsallaşmasını tamamlamak hem de faşizan sivil diktatörlüğe karşı direnişte gençliğin devrimci eyleminin birleşik zemininin fikri ve pratik odağı olmak görevi doğrultusunda davranacaktır. İnşa ettiği araçların yetersizliklerini aşacak, dönemin ihtiyacı olan propaganda ve örgütlenme zeminlerini açığa çıkaracak, inşa edecektir. Gençlik kesimlerini uyuşturan, benciliğe, rekabetçiliğe, bana neciliğe, nihilizme ve oradan da düzen içiliğe taşıyan burjuva egemen politikalar karşısında, özgürlük için devrimcilik; sonsuzluk için komünizm kavgasıyla gençliği buluşturacak yaratıcılık görevi Gençlik Komiteleri’ne aittir.

Bizler amfilerden, fabrikalardan, sokaklardan özgürlüğü, eşitliği, yoldaşlığı devrimciliğin kardeşleşme pratikleriyle inşa edeceğiz. İçine girdiğimiz zorlu sürecin gerektirdiği ağır mücadele düzeyinin önümüze koyduğu hiçbir görevden kaçmayacağız. Sivil diktatörlüğe ve onun faşizan uygulamalarına karşı politik mücadelenin her şeyden önce emekçilerin özgücüne dayanarak örülecek bir direniş hattına dayanması gerektiğinin bilinciyle siyasi çabamızı esas olarak bu zeminlerde güçlendireceğiz. Devrimci bir siyaset inşa etmenin yolu toplumsal hareketlerin gelişmesine ve düzen dışılaşmasına katkı sağlarken bu çabayla ilişki içinde bir siyasi merkezi örgütlemektir. Komiteciler buna taliptir.