Tarihinde olmayan biçimde Hopa’da sosyalisterin bir kesimi (ÖDP, HDP, Halkevleri) yerel seçim sürecinin hemen öncesinde CHP ile bir araya gelerek birlikte bir tavır inşa etmek niyetini açıkça beyan ettiler. Fakat bu toplantıda ne yazıkki yerel yönetimler konusunda farklı programları ortaklaştırmak konusunda bir yaklaşım söz konusu değildi, mevzu CHP ile pazarlığa birlikte oturup el güçlendirmekti.

Bir araya gelenlerin bir kısmı CHP’den aday adaylıkları açıklanan kişilerden bazılarıyla yakınlıklar kurup genel merkezin bu adayı belirlemesine yönelik yoğun bir çaba içerisine girdiler (bir kısmı Gürbüz Akyüz’ü, bir kısmı Murat Özçep’i, bir kısmı Turgay Güngör’ü destekliyordu), ÖDP ise ön seçim dillendirdi. Halkevleri Turgay Güngör için aktif diplomasi ve halkla ilişkiler çalışması yürüttü. ÖDP’nin ön seçim çağrısının CHP Genel Merkezi tarafından kabul edildiği Birgün Gazetesi üzerinden kamuoyuna duyuruldu fakat bu ön seçime CHP dışı sol adayların katılıp katılmayacağına dair bir açıklık yoktu. Ancak CHP Genel Merkezi sosyalistlerin her durumda kendilerine mahkum olduğunu düşünerek, Halkevleri’nin ifadesiyle, ‘az tanınan’ aday adayını yani Taner Ekmekçi’yi Hopa’ya kayyum olarak atadı.

Biz Komiteciler üç ayrı yazıyla hem sosyalist dostlarımızı hem de Hopa halkını uyardık. Geliştirilen sürecin Hopa’nin devrimci kimliğinin, birikiminin düzen siyasetlerine içerilmesine dönük bir tür operasyon olduğunu anlatmaya çalıştık. Doğrudan halkla ve sosyalist çevre ve kişilerle pek çok kez görüşüp meramımızı aktardık. CHP Genel Merkezi kabul etmiş gibi yaptığı ön seçim talebini görmezden gelip atama yaptı. Buna ÖDP hiçbir tepki göstermezken, Halkevleri’ni temsil edenler zaten kendilerinin önseçim talebi olmadığını anlatan bir yazı yazıp atanan adayı destekleyeceklerini duyurdular. Ardından liberal bir belediyeciliğin bazı ilkelerini içeren bağlayıcılığı da olmayan bir senede hep birlikte gözü kapalı imza attılar. HDP, ÖDP ve Halkevleri meclis üyeliğine adaylar verdiler. ÖDP’nin destek metni tıpkı ortak imzaladıkları senet gibi politik bir aciziyet metni olarak tarihe geçecektir.

Biz daha önce seçim süreçlerinde, şimdi CHP’yi desteklerkenki gibi bir şevkle asla bir araya gelmemiş olan sosyalistlerin toplam gücünün Hopa’da yerel iktidarın tek gerçek alternatifi olduğu hakikatinin altını çizdik. Sosyalistlerinin tamamının bir arada olduğu bir seçeneğin Hopa’nın en büyük gücü olduğunu, bu gücün ortak hareketi sağlandığında CHP’nin marjinal bir güç olarak kalacağını belirttik. Biz Komiteciler seçim tavrımızı birleşik bir devrimci ittifakın olmadığı noktada bağımsız adaylık, boykot ya da düzen seçeneklerinin teşhiri gibi üç alternatif üzerinden ifade ettik. Dostlarımıza ve halkımıza danıştık.

Bu süreç içinde iki kritik gelişme yaşandı. CHP’den aday adayı olan CHP eski belediye başkanı Turan Kasımoğlu Genel Merkez tarafından atanmayınca İyi Parti’den aday oldu. Bu adaylığa CHP’den tek bir itiraz gelmedi, adaylık engellenmeye çalışılmadı, olgunlukla karşılandı. İkinci gelişme MHP geçmişi, faşist siciliyle Gazioğlu’nun AKP’den adaylaştırılması oldu. Özellikle Gazioğlu’nun adaylığının halkımızda yarattığı duygu bağımsız adaylık veya boykot seçeneklerini boşa düşürdü. Mevcut belediye başkanı Nedim Cihan niteliğinde biri aday olsa bağımsız devrimci adayımızla seçimde yer alırdık. Ancak Gazioğlu 1980 öncesinden beri Hopa halkına ve anti-faşist güçlere karşı devlet tarafından geliştirilen tüm saldırıların aktif tarafı, planlayıcısı, uygulayıcısı bir faşisttir. Bu faşistin AKP tarafından bugün aday yapılmasının anlamının farkındayız. AKP, devlet ve CHP’ninde içinde olduğu düzen güçleri Hopa’nın tüm devrimci birikimini ortadan kaldırmaya dönük bir planı ÖDP’nin yerel iktidarı sonrasında adım adım inşa etti ve artık bu seçim süreciyle buna son biçimini veriyorlar. Ne yazık ki sol güçlerin rant ilişkilerince kuşatılmış kesimleri büyük oranda sessizleştirilmiş, bu politikalara acizce onay verme konumunda kalmışlardır. Solun rant ilişkileri içinde zenginleşmiş, sınıfsal konumları değişmiş kesimleri içinde bölünme ve emekçi tabanı arasında bir ayrışma yaşanmazsa bu likidasyon süreci bu dönemde tamamlanacaktır. Seçim sonuçları açıklandığında hep birlikte göreceğiz ki sol seçeneğin yokluğunda zor olmasına rağmen CHP kazansa bile harita üzerinde Hopa’nın görünümü % 60’ın üzerinde AKP ve İyi Parti’ye verilmiş sağ oy tablosuyla anlatılacak . Hopa’da sağın egemen olduğu bu yolla sembolize edilecek.

İşte bu hakikat içinde biz Komiteciler halkımızı ve dostlarımızı; AKP adayına ve İyi Parti adayına asla oy vermemeye çağırıyoruz. Bunlara karşı aktif mücadele içinde olacağımızı ilan ediyoruz.

Sermaye ve devlet gücünün temsilcisi olan CHP’nin tüccar adayına ise asla kefil değiliz. CHP’ye oy atacak halkımız ve dostlarımız hakikatleri de bilerek oyunu kullanmalıdır. Meclis üyesi adaylarına asla kefil değiliz. Sosyalist adayları hatalarını suça dönüştürmemeye, adaylıktan çekilmeye çağırıyoruz. Bu adaylara oy vermek Topaloğlu ve Kasımoğlu’nun başkanlık dönemlerinden ders çıkarmamış olmak anlamına gelecektir. Bu durumun oluşmasındaki sorumluluk Hopa halkının değil bu zavallı oyunu kuran CHP Genel Merkezi ve sosyalist ortaklarına ait olacaktır. Biz CHP ve ortaklarının devrimciliği ve sosyalistliği temsil etmeyeceğini halkımıza ve dostlarımıza anlatmaya devam edeceğiz. Yurdun çok büyük bir bölümünün aksine sosyalistlerin bağımsız bir toplumsal tabana sahip olduğu Hopa’da alınan bu çaresizlik tavrının “açık faşizm”, AKP faşizmi, karanlığa gidiyoruz gibi söylemlerle kapatılamayacağının bilinmesini istiyoruz. Devlet ve düzen güçlerine karşı kesintiz ve tavizsiz dövüşerek inşa ettiğimiz toplumsal ve siyasal konumun devlet ve düzen güçleri tarafından içerilme girişimlerine barikat olmaya devam edeceğiz. Topaloğu aday olmadan önce imza attığı yüzlerce sayfalık programı unutmuş belediyeyi tek başına yönetmiş, buna ne o zamanki belediye meclis üyeleri ne de parti engel olabilmişti. Şimdi Ekmekçi’nin meclis adayı olmak için yazılan tek sayfalık liberal zırvalarla dolu saçmalık solculuğun değil çaresizliğin ilanıdır. Ama bu çaresizlik Hopa halkına değil metni imzalayan siyasetlere aittir.

Biz halkımızı ve gençliği Alaatin Demirci, Mahir Çakır, İhsan Hacımuratoğlu, Vural Ural, Kazım Koyuncu, Metin Lokumcu’ların mücadelelerine davasına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Onlar fiili meşru mücadele dışında, bağımsız bir duruş dışında bir tavrı asla benimsemediler. Tertemiz bir yol bıraktılar bizlere.. Seçim dönemi boyunca onların hayatlarını ve mücadelelerini yazılı ve görsel araçlarla anlatan bir kampanya yürüteceğiz. 14 maddelik yerel programımızı halka anlatmaya, halkla tartışmaya devam edeceğiz. Kemalpaşa ve Hopa’nın merkezinde ve köylerinde devrimci demokrat adayların muhtarlıkları kazanması doğrultusunda aktif bir çaba içinde olacağız.

Seksenlerin sonu, doksanların başındaki uzun süreli gözaltılardan, işkencelerden geçerken diz çökmeyenler, yüzlerce faşist saldırının tümünü alt edenler, tek yol devrim şiarıyla stadları ve meydanları dolduranlar, faşist saldırılara karşı, faşistleri koruyanlara karşı tavrını kaymakamlığı binlerle işgal ederek gösterenler, AKP ve sermaye güçlerinin halka ve doğaya saldırganlığına karşı verilen yüzlerce direnişi örgütleyenler, 31 Mayıs’ta tüm halkla birlikte barikatlarda Hopa’yı savunanlar, bu uğurda defalarca cezaevine girenler, en güzel kardeşlerini bu kavgada yitirenler ve herşeye ragmen onurla yürüyenlerindir Hopa. Ticaret ve rant ilişkileri insanlarımızı aramızdan alıp sisteme dahil edebilir ama sosyalizm ve devrim davası Hopa’nın emekçilerine, eşkiya gençliğine, kadınlarına, Lazca, Hemşince, Gürcüce, Lomca, Türkçe konuşan, yaşayan halklarına aittir.

Herkes kendi bayrağının altına.