12 Nisan 2018’de, Giresun’un Eynesil ilçesinde 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan ağır yaralı olarak evinin önünde yerde bulunuyor. Hastaneye kaldırılıyor, kurtarılamıyor. İlk irtibata geçilen polisler tarafından intihar olduğu söyleniyor, sonra trafik kazasına dönüyor, sonra tekrar intihara dönülüyor. Kısaca olayın üstünün kapatılması için yetkililer tarafından ne kolay geliyorsa ona dönüyor. Tabi, bu durum olayın en başından itibaren birinin gözüne batıyor, o biri de baba Şaban Vatan.

Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan olay anında gördüklerinden, yetkililerinin kendisine söylediklerinin tutarlı veya tatmin edici olmayışından, soruşturma süresince deştikçe derinleşen ihmalkârlık ve daha da ötesinde kirli bir ilişki ağının ortaya çıkmasından dolayı sürecin tek başına sözcüsü, savcısı, polisi, adli tıpçısı, gazetecisi ve acı içindeki mağdur babası görevini üstlenmiştir. Bunları üstlenmesine sebep olan medyanın, kolluğun, idari makamların olaya karşı konumlanışıdır.

Bu kirli ilişki ağının çıktığı yer sonunda biraz gözde canlanıyor. Dönemin AKP belediye başkanından eski AKP milletvekiline, ondan belediye başkanın yeğenine, yeğenin babasına, kardeşlerine ve bunların yönlendirdiği polislere, savcılara uzanan bir ağ…

Olayı Şaban Vatan’ın insanların yüzüne vura vura çelişkileri ortaya koymasına, olayı açtıkça yeni çıkan delillerin olayın üstünü kapatmak isteyen yetkililerin dediklerini boşa düşürmesine ve her geçen gün oluşan kamuoyuna rağmen havuz medyanın ısrarla trafik, intihar gibi lanse etmesinin sebebi bu düzen içerisindeki iktidarı ve iktidarda olanları kollayan bir araç olmasıdır. Şaban Vatan’ın ortaya çıkardığı bulguları görmeyip hedefi acılı babanın kendisine çevirmeye çalışmasının sebebi de gene bu konumun sonucudur. Havuz medya ya da yandaş medya diye adlandırdığımız bu kanallar, gazeteler, haberciler iktidarın elindeki birçok aygıt gibi mevcut düzende olayları kitlelerin gözünden uzaklaştırıp, gündemi şişme haberlerle doldurup iktidarın propagandasını yapıp düzen karşısında olan bütün kişilerin, kurumların, hareketlerin kara propagandasını yapmaktır.

İktidarın kendisinin himayesinde olan bir başka aygıtı hukuku; polisi, savcıyı kullanarak babanın gözaltına alınması, akıl sağlından şüphe ettirilmesi, tekrar gözaltına alınıp başka gazetecilerle, belgeselcilerle beraber tutuklanma talebi ile mahkemeye verilmesi ve her gün kendi sosyal medya hesabından yayın yapan ya da bir yere konuşmacı olarak katılan bir kişinin adli kontrol ile serbest bırakılması kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını göstermektedir. Bu yaşanan olaylar hukukun, yargının, polisin, hâkimin bu düzen içerisindeki konumunun ne denli olduğu görmek için birebir örnek haline gelmiştir.

Şaban Vatan’ın kendi sosyal medya hesabından başlayıpEynesil’de miting vermesine, kendi komşuları ile olaya dair tanık bulmaya çalışmasından ulusal kanallara çıkmasına kadar uzanan bu mücadelesinin bize gösterdiği; devletin ve kurumlarının sömürüye, erkekliğe, hemşericiliğe, bürokrat ilişkilere, kirli ağlara batmış halde olduğu ve bunları korumak için tüm imkânlarını kullandığı bir düzen içerisinde olduğumuzdur.

Rabia Naz Vatan cinayetinin Eynesil’de miting yapılacak düzeyde ses getirmesi, düzene diz çökmemiş gazetecilerin ve yayın organlarının desteği ile ülke gündemine gelmesi, belki de Eynesil’de cumhuriyet tarihinde ilk defa iktidar partisinin yerel seçimi kaybetmesinde, toplumsal muhalefetin ve kadın örgütlerinin bu mücadeleyi büyütmesi bu cinayetin Rabia Naz özelinde bir olay olmadığının, bu düzen içerisindeki her kadının her çocuğun düzenin çıkarı uğruna öldürülebileceğini, ölümünün üzerinin kapatılabileceğinin gerçeği neticesinde olmuştur.

Hâkim, savcı, kolluk üçgenine ya da daha geniş bir tanım olarak hukuka “adaleti sağlayacak bir üçüncü kişi”, “tarafsız güç” bakışı neo-liberal devletin ideolojik olarak oturtmaya çalıştığı bir bakıştır. Adalet bir ilahi güç gibi dışarıdan gelmeyecek, devletinin cellat hâkiminden, emir/talimat altındaki savcısından ya da piyona dönmüş polisinden gelmeyecek. Adalet, Şaban Vatan’ın tüm benliği ile bu işin peşini bırakmamasından, kadın örgütlerinin Rabia Naz’a ses olmasından, bu kirli ilişki ağını ifşa etmekten ve en önemlisi bu mücadeleyi toplumsal olarak örgütleyip katillerin, sorumluların hesap vermesini sağlamaktan geçiyor.

*Bu yazı Komite Dergisi’nin Aralık 2019 tarihli 16.sayısında yayımlanmıştır.