AtlasGlobal yani bildiğimiz ismiyle AtlasJet geçtiğimiz Şubat ayında iflasını açıkladı. Yeterince ilgi çekici gündemler olsa da bu iflasın gündemimiz olmasının sebebi ne patron Ali Murat Ersoy’un Kültür ve Turizm Bakanı ve Etstur sahibi Mehmet Ersoy’un ikiz kardeşi olması, ne Ersoy ailesinin tehcir politikaları sonucu taşınmazlarını Türkiye’de bırakmak zorunda kalan insanların malına çökerek zengin olması, ne de Murat Ersoy’un iflastan hemen önce İsviçre’de kurduğu ve parasını kaçırdığı şirketler olmasıdır. Herhangi bir patronun sömürü makinasını kaybetmesine dair bir duygu besleyecek değiliz fakat bu örnekteki patron bunu yaparken, başka yerli sermayedarlar gibi, işçilerden çaldı ve çevirdiği kirli oyunlarla servetine servet katarken bunu hamaset perdesinin arkasına sakladı.
Aralık 2019’da ilk kez maaşlarını alamayan 2000’den fazla AtlasGlobal çalışanı patronun “kötü gün dostu” olmalarına dair ricasıyla 3 ay boyunca ücretlerini alamadan çalıştı. Bu cümlenin ayakları biraz yere bassın istiyoruz. Bu şu demek; 3 ay boyunca evinizin kirasını ödeyememek, borç ekonomisi içinde refah yanılgısıyla yaşadığınız hayatınızın ödeyemediğiniz borçlar yüzünden yaşanamaz hale gelmesi, çocuklarınızın okul masrafları için dostlarınızdan borç almak ve patron Murat Ersoy’un sınıfsal mevkisi gereği hayatı boyunca görmediği ve göremeyeceği daha birçok zorluk. Pek tabii bu çalışanların asgari ücretle çalışmaya mahkûm edilmiş milyonlarca işçiden farklı bir maddi koşul içinde olduğunu biliyoruz. Belki bunun sayesinde veya sadece başka çareleri olmadığı için bu insanlar 2020 Şubat ayına kadar maaş alamadan AtlasGlobal için çalışmaya devam etti. Şubat ayının başında artık bıçak kemiğe dayandığında, patron Murat Ersoy’un hayatında en ufak bir lüksün yeri boşalmazken eve aç giden işçiler tepkilerini ortaya koydu. Kaptan pilotlar maaşların yatmaması durumunda uçakları uçurmayacaklarını ilan ettiler. Birkaç gün sonra patron Murat Ersoy iflasını açıkladı.
Aralarında kaptan pilotların, kabin ekiplerinin, mühendislerin, yer hizmetleri çalışanlarının ve daha nicesinin bulunduğu 2000 işçi ödenmemiş 3 aylık maaşları, kazanılmış hakları olan kıdem tazminatları olmadan bir günde işsiz kalmıştı. Bir yığın borç, hayal kırıklığı ve işsizlikle yüz yüze gelen işçiler daha önce THY patronları ve onun sıkı bağlarla bağlı olduğu devlet aygıtı tarafından bir maşa olarak kullanılmak üzere dizayn edilmiş Hava-İş’e karşı pilotların iradesine dayanarak kurulan Hava-Sen ile bağ kurarak Murat Ersoy’un peşini bırakmamaya karar verdi. İflas davasına müdahil olan A.Z.A.P (Atlas Zedeler Adalet Platformu) yaşananları anlatmak için sosyal medya hesapları açtı, ulaşabildikleri her basın mecrasında dertlerini anlattılar. Gündelik siyasetin rehavetine veya yapay gündemine bel bağlamadan, daima işçi sınıfı mücadelesini güçlendirmek için çabalayan ve haksızlığa uğrayan tüm işçilere güç taşımayı kendine ilke edinen Umut-Sen ile yollarının kesişmesi ise bu döneme denk geliyor. Bu kesişimden sonra A.Z.A.P eylemlerine devam etti; iflas davasının ilk duruşmasına güçlü bir şekilde katıldı, AtlasGlobal Genel Merkezi önünden Murat Ersoy’a seslendi, Murat Ersoy’un borç bilançolarını, paralarını nasıl yurtdışına kaçırdığını buldu ve ifşa etti, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün rutin denetimlerine rağmen bu iflasın nasıl gerçekleştiğini sordu ve yıllardır beraber fotoğraf vermeyen ikiz kardeşlerin resmiyette ortak olarak gözükmeseler de sermaye ilişkilerinin devam ettiğini ortaya koydu.
Murat Ersoy işçilere borçlandığından beri her hafta tarih verip borcunu ödeyeceği sözünü veriyor ancak sürpriz olmayan bir şekilde sonra yine ortadan kayboluyor. En son verdiği sözde 31 Ağustos’a kadar borcu ödeyeceğini söyleyerek işçilerle protokol imzaladı ve işçiler bunu kamuoyuyla paylaştı. 31 Ağustos’un hemen öncesinde bu sözünden de dönen Murat Ersoy ödeme tarihini Eylül’e erteleyerek oyalama taktiğini sürdürdü. Ancak bu durum işçilerin daha çok öfkelenmesine yol açtı ve direnişin kararlılıkla yürütülmesi fikrine motive etti. Bugün AtlasGlobal işçileri patronun türlü manipülasyon, içerme, oyalama ve yıldırma taktiklerine rağmen öfkeyle yılmadan hakları olanı istemeye devam ediyor. Ve biliyoruz ki haklarını almak için ne gerekirse onu yapacaklar: Ne patronun ikiz kardeşinin bakan olması ne de patronun tehditleri onları korkutamaz!