Dünyada bir hayalet dolaşıyor: Veganizm hayaleti

İnsanların yararına oluşturulduğu iddia edilen ekonomik, politik ve hukuki sistem; hayvanlar kadar insanların da sömürülmüş bedenleri üzerinde yükselmektedir. Doğa üzerinde hakimiyet kurma amacıyla her şeyi metalaştıran bu sistem, tüm hayvanların ve insanların yaşam hakkını ihlal ederek, dünyayı ekolojik bir felaketin içine sürüklemiştir. Sermayenin çıkarı için içine sürüklendiğimiz bu ekolojik kriz, nihayetinde en ağır yükü tekrar en güçsüzlerin omuzlarına yüklemektedir. Sonuç olarak kapitalizm durmaksızın hem hayvanlar hem insanlar için ayrımcılık, sömürü, işkence ve ölüm üreten bir kısır döngü biçiminde, gezegenimizi üzerindeki tüm yaşamla beraber tüketmektedir.

Altıncı kitlesel yok oluşun başlangıcında bulunduğumuz bu dönemde, köklü bir değişim gerçekleştirilemezse insan türü dahil gezegenin tüm bileşenlerinin yaşamı sona ermek üzeredir. Dünyaya hakim olan bu sömürü sistemi, her ne kadar insan odaklı olarak eleştirilmiş olsa da insan dışı hayvanları ve ekosistemi kapsayacak şekilde yeterince dile getirilememiştir. Tüm canlıların sürdürülebilir bir hayata kavuşması için bu eleştiriler hayvan özgürlüğü çerçevesinde de kurulmak zorundadır.

Sürdürülebilir bir gelecek, ancak sermaye birikimi için kurulu sömürüye karşı çıkan, insanın ekosisteme yabancılaşmasını ve insan-doğa arasındaki metabolik uçurumu onaran, meta fetişizmini ortadan kaldıran komünal bir toplumsal üretim biçiminin kurulmasıyla mümkün olacaktır. Ekosistemin sömürüden kurtarılması ve hayvan özgürlüğü mücadelesi, eşit ve adil bir yaşam yaratmak için gerçekleştirilecek toplumsal devrimin temelini oluşturmalıdır. Bu nedenle Hayvan Özgürlüğü Komitesi aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tüm canlılar adına sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için kurulmuştur.

  • Veganlık bir beslenme biçiminden fazlası olarak insan ve insan dışı hayvanlar için bir özgürlük mücadelesidir. İnsan ve hayvan özgürlüğü hareketi birbirinin tamamlayıcısıdır. Ayrımcılık ve sömürü karşıtı bir dünya hedefimiz bu çerçevede hayvan özgürlüğü mücadelesini insanı ve doğayı içerecek şekilde genişletmiştir.
  • Hayvanların kendi hayatlarının öznesi olma hakkını alan, hissetme, düşünme ve zekâ yetilerini para ve zevk uğruna görmezden gelen türcü yaklaşım, hiçbir bilimsel temele dayanmamaktadır. Bu nedenle insanların kullanımındaki tüm hayvanlar politik tutsaklardır. Hayvan özgürlüğü mücadelesi, hangi amaçla olursa olsun insanların çıkarı için hayvanların tutsaklığını meşru gören bu türcü politik anlayışı alt üst etmeyi amaçlamaktadır.
  • Gıda sektörü dışında da hayvan sömürüsü gerek nitelik gerekse nicelik olarak artmaktadır. Kafeslerde, çiftliklerde, köylerde, laboratuvarlarda ve eğlence parklarında her yıl milyarlarca hayvanın hayatı, kar ve zevk uğruna gasp edilmektedir. Hayvan özgürlüğü mücadelesini doğru temellendirip yürütebilen bir vegan hareket, bu sömürü sistemini sona erdirecektir.
  • Bugün, hayvan özgürlüğü hareketi tarihte hiç olmadığı kadar geniş kesimlerden destek almaktadır. Dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı dillerden binlerce insan, hayvanların sistematik olarak tutsak edilmesine, işkence görmesine ve öldürülmesine karşı itirazlarını yükseltmektedir. Ancak her canlıyla sömürü üzerinden ilişki kuran kapitalizm sayesinde, hayvan sömürüsü çağımızın görmezden gelinen en büyük sorunlarından biri olarak devam etmektedir.
  • Kapitalizm yine aynı ikiyüzlülükle, vegan bir hayatı benimseyen insanların sayısının artmasından dahi kar elde etme amacıyla, yeni bir pazara kavuşma sevinci yaşamaktadır. Oysa çok iyi biliyoruz ki doğayı, insanı ve hayvanları meta olarak gören, sömürü üzerine kurulu ekonomik ve politik bir sistem hayvan özgürlüğü için asla bir çözüm üretemez. Tarihi boyunca insanlar ve hayvanlar için durmaksızın eşitsizlikler yaratan kapitalizmin vegan bir dünya yaratmasını beklemek anlamsızdır.
  • Kapitalizmin tüm ezilenler üzerinde kurduğu tahakkümün ayyuka çıkması, farklı mücadele alanlarının doğmasına sebep olmuştur. Nihayetinde üretim tarzında ve sürecinde ekolojinin gözetilmediği her tür müdahalenin diğer canlıları olduğu kadar yoksulları ve emekçileri de etkilediği göz ardı edilmemelidir. Bugün yapmamız gereken, tüm ezilenler ve sömürülenler için türcülük dahil hiç bir ayrımcılık yapmadan özgürlük mücadelesine katkı sunmaktır.
  • Hayvan Özgürlüğü Komitesi bu ilkelerle, tüm ayrımcılıklara karşı bütünleşik bir mücadele ile herkes için özgürlük ve adalet talep eden, sürdürülebilir toplumsal bir gelecek kurmayı amaç edinmiştir.
  • Tek başına kurtuluş yok ya hep beraber ya hiçbirimiz.

H a y v a n  Ö z g ü r l ü ğ ü  K o m i t e s i