BİMEKS Direnişçileri: Matruşkayı Ateşe Vermeye Geliyoruz!

Sizlere nitelikli bir dolandırıcılık hikayesi anlatacağız. 2016 yılında maaşlarını alamamaya başlayan teknoloji devi BİMEKS’in 1500 çalışanı, 2018 yılında BİMEKS’in yönetiminin dağıtılması ile tazminat ve maaşları ödenmeden ortada bırakıldı. Soygunda rol alan figürler açısından bakıldığında bir işçinin deyimiyle “Matruşka gibi bu BİMEKS, açıyorsun başka bir siyasiyle karşılaşıyorsun” denilecek cinsten. Dolandırıcılık tezgahının fikir babası Boğaziçi Üniversitesi’nde profesörlüğe devam eden Vedat Akgiray. Arkasında kardeşi Murat Akgiray ve yeğeni Ahmed Akgiray soğukkanlılıkla soygun planını uyguluyor. Akgiraylar ilk çeper, tek başlarına bir hikayeleri olmazdı eğer kollanmasalardı. Matruşkayı açalım. Murat Akgiray, TGRT Genel Müdürlüğü döneminde İhlas vurgunundan dersler çıkarmış, “BİMEKS işçilerini daha nitelikli nasıl soyarım” diye. Bu dönemde Işıkçılar tarikatı ve Arvasi ailesi ilişkilerinin içine giriyor ki AKP’ye yakınlığı ile bilinen bir holding tarikat pisliğini örtsün. Vedat Akgiray’ın kariyeri daha da parlak. Doğrudan reisin emriyle 2009 yılında SPK Başkanı olacak kadar. Öylesine kollanıyor ki kardeşi Murat, BİMEKS patronu kendisi SPK Başkanı iken BİMEKS hisse değerleriyle oynuyor, borsa vurgunu yapıyor, SPK görevinden alınıyor fakat tek bir soruşturma olmadan hayatına devam ediyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyım rektörlüğü, bu “küçük” vurgun sebebiyle kıl payı kaçırıyor eğer buna kayıp denirse. Matruşkayı bir kat daha açalım. BİMEKS’in pazarlama süreçlerini yürüten Mustafa Selçuk soygunun ertesinde Emniyet Teşkilatı mensuplarına yönelik oluşturulan “Tamamlayıcı Emeklilik Kurumu” POLSAN’ın başına geçiyor. Süleyman Soylu kendisine kardeşim diye sesleniyor. 1. çeperden 3,4,5. çeperlere doğru gidildiğinde biraz daha güçsüz ama iyi konumlarda AKP ilişkileri içinde figürlerle karşılaşmak mümkün. Matruşkanın niteliğinin anlaşıldığını düşünerek daha fazlasını anlatma gereği duymuyoruz.

Yukarıdaki isimleri tek tek anmamızın sebebi gözlerde çıkışsız bir BİMEKS heyulası yaratmak değil elbette. 4 yıl boyunca o ya da bu biçimde tazminat ve maaşlarını almaya çalışan 1500 BİMEKS işçisinin bireysel olarak duvara toslayarak çıkışsız kalmalarının arka planını anlatmak. Allah, kitap nidaları eşliğinde “maaş hak, tazminat değil” fetvaları dinleyerek uyutulmaya çalışılan BİMEKS çalışanları ceplerinden yol parası verip işe giderken, evini satarken, müşteriler kafalarına teslim edilmeyen ürün fişleri atarken, o esnada mağazalardaki mallar teker teker yok olurken, paravan şirketler kurulup buralara çeşitli gider kalemleri altında paralar aktarılırken, Akgiraylar üzerine kayıtlı gayrimenkul ve arsalar Arvasi ailesine geçirilirken tehlikeyi seziyor, serzenişte bulunuyor, bireysel diyaloglarla çıkış yolları arıyorlardı. Durumun vahametini anladıklarında işten ayrılıp dava yolunu seçtiler. Davalar kazanıldı, icra kağıtları Çekmeköy’de BİMEKS’in göstermelik ofisinde çöpte bekletiliyor. Bu süreçte kimi umudunu kaybetti, kimi karşısındaki heyuladan korktu. Sonunda başka bir yolun mümkün olduğuna karar verdiler. Tazminat ve maaşlarını söküp alabilirlerdi!

BİMEKS işçileri son çare olarak Umut-Sen ile bağ kurduklarında birlikte süreci konuştuk, tamamen “yasal” olarak oynanan oyunun niteliğini anladık ve stratejimizi belirledik. 22 Haziran’da başlayan eylem takvimi ile çıtayı ve mücadeleyi hep bir adım daha öteye taşımayı hedefleyen BİMEKS işçileri 10 farklı ilde suç duyurusu, 4 ilde basın açıklaması, BİMEKS ofisi ve Akgiraylar’ın evinin önünde eylemler ile kamuoyu yaratma aşamasını tamamladı. İşçiler, kilit noktalar olarak belirlenen Ahmed Akgiray’ın akademisyen olarak çalıştığı Özyeğin Üniversitesi ve Vedat Akgiray’ın ironik biçimde iş etiği dersi verdiği Boğaziçi Üniversitesi önüne yığınağını güçlendirdi. 17 Eylül’de Boğaziçi Üniversite önünde bir gece kalma kararı alan işçiler, basın açıklaması sonrası yaka paça gözaltına alınınca öfkesini bileyerek mücadele çıtasını en yukarıya taşıdı. 15 Ekim’de Çekmeköy’deki göstermelik ofis önüne baskın eylem yaparak hırsız Murat Akgiray’ın kaçmasına izin vermediler. 22 Ekim’de Ahmet Akgiray’ın Çekmeköy’deki lüks villasının önünde eylem yaparak çalışırken giydikleri BİMEKS tişörtlerini yaktılar.  Şimdilerde 2 Kasım olarak ilan ettikleri Boğaziçi Üniversitesi kapısının önüne kurulacak direniş çadırı için güç biriktiriyor, son hız örgütlenmeye devam ediyorlar. Mücadeleleri ile öğrenen ve öğreten BİMEKS işçileri kendi güçlerinin farkına vardılar, birlikte hareket ettikleri takdirde hangi kirli siyasi ilişkiyle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar kazanacaklarını biliyorlar. BİMEKS direnişçileri bizlere sesleniyor: Matruşkayı ateşe vermeye geliyoruz!

*Bu yazı Komite Dergisi’nin Kasım 2020 tarihli 22. sayısında yayınlanmıştır.