KYK’lılar Birleşiyor: KYK Borçluları Hareketi

Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı, 22 Ağustos 1961 tarihinde kurulan ve yüksek öğrenim gören, maddi olanaklardan yoksun öğrencilerin maddi yönden desteklen mesini amaçlayan tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi özel bütçeli ve sosyal hizmet veren bir kamu kurumudur.”

KYK’nın ne olduğunu araştırmak istediğinizde önünüze çıkan ilk tanım yukarıda tırnak içinde bulunan ifade olacaktır. Peki bugün KYK, öğrenciler için ne anlam ifade ediyor? 5.5 milyondan fazla borçlu yaratan, maddi olanaklardan yoksun öğrencileri maddi yönden desteklemekten ziyade okuyacak parası olmayan yoksul gençlerin üniversiteye başlamasını ve harcamalarının artmasını fırsat bilerek önlerine bir sözleşme koyup aylık %1.4 gibi yüksek faiz oranlarıyla verdiği paranın kat be kat fazlasını tahsil ederek devletin kasasının dolmasını sağlayan bir işletme. Her ne kadar sosyal hizmet amaçlı hizmet veren bir kamu kurumu olduğu iddia edilse de gerçeklik bunan çok uzak. Peki KYK borçlusu nedir, kimdir? Yazının başındaki tanımda da açıkça belirtildiği gibi sosyal hizmet veren bir kamu kurumu olan KYK öğrenciye burs değil kredi verdiğinde, üniversiteyi bitirdikten sonra kredinin tahsilini talep ediyor. Ödeme yapılmadığı her
ay içinse %1.4 faiz uyguluyor. Aslında mantık çok basit. Üniversiteyi bitirdikten sonra iş bulmanız ve bu borcu ödemeniz bekleniyor fakat TÜİK 2020 Ocak ayı verilerine göre Türkiye’de 4 milyon 362 bin işsiz var. Yani üniversiteyi bitirdikten sonra ödeme yapılabilmesi mümkün değil çünkü iş yok. KYK borçlusu, üniversite okurken hayatta kalabilmek için devlet desteğine başvuran, eğitimin bitirilmesi önerilen süre bitinceye kadar, eğer KYK yurdunda kalıyorsa, ancak barınmasına ve gıda ihtiyacını sadece yurt kantininden veya yemekhaneden sağlıyorsa beslenmesine yetecek miktarda destek alabilen, sonrasında da zaten devletten aldığı parayı tekrar devlete yatırmışken, faizlerin ana parayı geçtiği miktarlarda borcu olan yoksul gençlerdir.

Şimdiye kadar KYK borçluları yüksek faiz oranlarının kaldırılması için, yapılandırma için, erteleme için bir çok yola başvurdu. Sosyal medya eylemleri yapıldı, sokak eylemleri yapıldı, davalar açıldı. Yani devlet tarafından desteklenmek yerine borçlandırılan yığınlar, bir şekilde sesini çıkarttı; susmadı. Peki bunların sonucunda ne oldu? Her seçim öncesi siyasal iktidar KYK borçlularını ve borçlarını gündemine aldı. Vaatlerde bulundu, sözler verdi, medya yoluyla müjde haberleri yaptırdı. Gençlerin beklentisini siyasal avantaja çebirebilmek adına yaptı bunları. Her seferinde seçimler geçti, statejiler bitti, KYK borçları gündemden düştü. Çeşitli partiler tarafından meclise sunulan önergeler Cumhur İttifakı’nın oylarıyla reddedilirken öğrencilerin borcu büyümeye devam etti. “Artık yeter!” diyerek KYK Borçluları Hareketi’nde bir araya gelen öğrenciler, “Söz, vaat, müjde istemiyoruz! Yapılandırma istemiyoruz! KYK adeta devlete bağlı bir tefe gibi çalışırken, bizleri ödeyemeyeceğimiz borçların altına atarken bu sefer biz bir müjde verelim; KYK borçları tamamen silinene kadar durmayacağız.” diyerek kararlı bir mücadeleye başladı. Cengiz Holding’in, Unilever’in, Akbank’ın milyonlarca lira borcu tek kalemde silinebiliyorken öğrencilere gözünü kulağını kapatan yaklaşıma biz gençler karşı duruyoruz.

5.5 milyon genci, aileleriyle birlikte 20 milyon yurttaşı borçlandırdılar. Her başları sıkıştığında adeta aklımızla alay edercesine vaatlerde bulunarak gençleri oyaladılar. Fakat biliyoruz, görüyoruz, takip ediyoruz. Sermayedarları, yandaşları korumaya gelince her şeyin nasıl da hızlıca hallolabildiğini, patronları değil gençleri korumaya gelince tek bir yasa önerisinin kabulüyle çözülebilecek bu sorunu ertelediklerini, gençleri geçiştirdiklerini çok iyi biliyoruz. Bunu memleketin her yerinden milyonlarca KYK borçlusu her gün görüyor ve deneyimliyor. KYK Borçluları Hareketi bu ihtiyacın bir ürünü olarak doğdu. Gençlerin siyasi iktidar karşısında, ortak ve yakıcı bir sorun etrafında birleşmesi yoluyla her gün büyüyor. İhtiyacı, yalvarma yakarma veya ricacılıkla gidermeye çalışan bağımsız, örgütsüz gençlerin serzenişleri yerine; örgütlü, kararlı ve milyonlar gencin sesini yükselten ve taşıyan bir mücadele hattı koyma çabasındayız. “KYK borçları silinsin!” ile örneğin parasız eğitim talebi arasındaki mesafe ise kısacık. KYK borçluların taleplerinin kabul edilmemesi ihtimaline karşı, diğer toplumsal kesimlerin gündeme getirdiği direniş ve mücadele biçimleri de borçlular tarafından dikkatle takip ediliyor. Yakın ve gerçek kazanımların gençlik hareketindeki sonuçları ise şimdiden öngörülemez.

Tek bildiğimiz, bu yolda binlerce gencin öfkesinin açığa çıkmak için çatlaklar beklediği. Tek güvencemiz de bu.