Kadınız, hem çok güçlüyüz hem de mücadeleci ruhumuzla yapamayacağımız hiçbir şey yok!

bimeks işçisi dilek aslan

Güçlü haykırışları, mücadele azmi ve sarsılmaz iradesiyle Bimeks Direnişi’nin simge isimlerinden biri haline gelen Dilek Aslan ile direniş sürecinde yaşadıkları, kadın mücadelesine bakışı ve 8 Mart üzerine konuştuk.

1. Kendinizden bahseder misiniz, kadın işçi ve direnişçi olmak nasıl bir şey?

Ben Dilek Aslan, 49 yaşındayım, 2 çocuk annesiyim. 2007-2016 yılları arasında Bimeks’te çalıştım. Gençliğimin en güzel yıllarını Bimeks’in o zorlu çalışma şartlarında geçirdim. Bayramlarda bile çocuklarımın, sevdiklerimin yanında olamadım. Bir annenin çocuklarının ihtiyacı olduğu her an yanında olamaması, çalıştığı saatlerde aklının bir köşesinde acabalarla yaşaması iki kat zorluk yaşaması demek. Hem kadın olmak hem anne olmak hem de hem de iş hayatında kadının başarabileceğini ispatlamak omuzlarımıza yüklenen ağır bir yük.

2020 Haziran ayından bugüne kadar Bimeks’in hırsız patronlarına karşı yaptığımız eylemlerde, hakkımızı alabilmek için girdiğimiz bu yolda, direnenlerin çoğunluğunu oluşturan kadın arkadaşlarımızla yaşadığımız zorluklar anlatmakla bitmez. Ailemizin ve yakın akrabalarımızın, bu eylemlere giderken bizim için yaşadıkları kaygı ve gözlerindeki endişeyi görmezden gelemezdik. Ama bir taraftan da dik durmalı ve korkmamalıydık.  

Dokuz buçuk yılın sonunda hak ettiklerimi Bimeks’in o kendini bilmez, çağ dışı kalmış erkek patronlarına bırakamazdım. Zihniyetleri o kadar karanlık ki bağlı bulundukları tarikatların dediklerine inanarak tazminatı hak görmeyip biz işçilerin bin bir zorlukla döktüğü alın terimizi çaldılar. Bu yüzden direnerek hakkımızı arıyoruz.

2. Kadının toplumdaki yeri ve kadın mücadelesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cumhuriyet’ten önce kadınlar iş hayatında, eğitimde, ailede ve toplumda hep arka planda tutuluyordu. Oysa kadınlar en zor zamanlarda, savaşlarda bile en önde direnmişler. Erkeklerle eşitliğin sağlanması için çok çabalamış ve mücadele etmişler. Bu sayede kazanılan kimi yasal haklar kadınların toplumda hak ettikleri saygıyı görmesi açısından çok önemli.

Yıl 2021, görüyoruz ki kadınlar milletvekili, avukat, doktor, mühendis gibi çok önemli mesleklerde çok iyi işler çıkarıyor. Ben simit sattığım fabrika önünde beklerken caddeden geçen servislerde şoförlük yapan kadınları görünce çok onurlanıp gururlanıyorum. Biliyorum ki biz kadınlar hem çok güçlüyüz hem de mücadeleci ruhumuzla yapamayacağız şey, aşamayacağımız engel yok.

Buna karşılık erkeklerin kadınlara yönelik eziyetinden, şiddetinden, hor görmesinden, aşağılamasından, tacizi ve tecavüzünden kurtulamadık. Her gün kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve kaybedilme haberlerini duyuyoruz. İşyerlerinde erkek patron, amir ve şeflerin kadın işçilere uyguladıkları mobbingi, baskıyı, ayrımcılıkları görüyoruz. Bunlar için kanunda caydırıcı cezaların getirilmesi ve kadın haklarının devlet tarafından korunması gerekiyor.

3. 8 Mart ile ilgili neler söylemek istersiniz, kadınlara mesajınız var mı?

8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olması aslında acı bir hikâyenin sonucu. ABD’de dokuma fabrikasındaki kadın işçilerin daha iyi çalışma şartları istemiyle başlattıkları grevde polislerin işçilere saldırması, işçileri fabrikaya kilitlemesi ve işçilerin fabrikada çıkan yangından kaçmak istediklerinde polis barikatını aşamaması sonucu 120 kadının ölmesi nedeniyle ilan edilmiş. Ölen kadınları saygıyla anıyoruz. Onların mücadelesi bugün biz kadın işçilerin eylemleri ve direnişiyle devam ediyor.

Biz kadınlar direnince güçlendiğimizi, bir arada olursak her şeyi başarabileceğimizi unutmamalıyız. Aile erkeklerinden şiddet görmüş, patronu tarafından hakkı yenmiş, sokakta, işyerinde, evde kötü davranışa maruz kalmış kadınlar olarak sessiz kalmamalı, birbirimizin sesine ses olmalıyız. Hiçbir erkeğe boyun eğmek zorunda değiliz. Bizler haklı gördüğümüz mücadelemizde korkmadan, bıkmadan, güçlü bir şekilde yolumuzda yürümeye devam edeceğiz.

*Bu yazı Komite Dergisi’nin Mart 2021 tarihli 24. sayısında yayınlanmıştır.