Hopa yerel seçimine dair tutumumuz!

31 Mart 2024’de Hopa’da yeni bir belediye başkanı “seçilecek.”

Bir önceki yerel seçim süreciyle ilgili olarak biz Komiteciler üç ayrı yazıyla hem uyarı görevi hem de eleştiri görevimizi yerine getirerek, en kaba haliyle oluşacak rezilliğin devrimciler ortağı olmayacak demiştik. Geçtiğimiz beş yıl boyunca gün gün yaşananlar gerçekten bizim beklediğimizden daha büyük basiretsizlik, çapsızlık ve rezillik üretti.  

Hatırlarsanız o zaman CHP’den üç dört aday adayı çıkmış, bir kesim sosyalist, devrimci oluşumlar kendileri ortak ayrı bir hat belirlemek yerine her biri bir aday adayının CHP genel merkezi nezdinde lobi faaliyetini yürütecek kadar sahip olduğu değer ve anlayışları geride bırakmışlardı. Elbette bu aşınma ve içerilme sürecine varışın arkasında devletin ve Hopa’ya yön veren sermayedar çevrelerince yani Hopa Oligarşisince gün gün işletilen devrimciliğin her alanda tasfiye edilmesi, zayıflatılması, güçsüz, takatsiz, özgüvensiz bırakılması planı vardı. Keza bugün bu plan derinleştirilerek devam ettiriliyor. Yine devrimcilerin etkisizleştirilmesi planı salt devlet şiddetiyle gerçekleştirilmiyor ki Hopalı devrimciler bu türden bir şiddeti defalarca boşa düşürme yeteneğini cesaretle ortaya koydular. Ancak her karşı devrimci tasfiye planının arkasında bir ekonomi politik içerilme ilişkileri vardır. Esasen bu tür ilişkiler, devlet şiddeti ya da ideolojik saldırılardan daha fazla saflarda bozgunculuk, dağıtıcılık üretirler. Devrimci sosyalist birikimin içinden gelen insanların belirli bir tarihsel dönem içinde ticaretin, rantın, ihaleciliğin içine daldıklarını, belediyede ya da kamuda kendini ya da yakınlarını istihdam etme biçimlerindeki ilişkilerle yoğrulduklarına dair gözlemi tüm halkımız görüyor ve konuşuyor. Artık devrimciliğin bedellerle üretilmiş kırmızı çizgilerini kendinin ya da çevresinin kişisel ikbali için pazarlamayı normal kabul eden insanlara Hopa sokaklarında rastlamak mümkündür.

Taner Ekmekçi gibi CHP merkezinin tüccar kayyumu, çapsız bir figürün etrafında herhangi bir toplumsallığa işaret etmeyen, halk tarafından  onaylanmamış, mayınlı ilkeler tanımlanmadan adeta ayakları kıçlarına değerek koşan çevreler, çok zaman geçmeden yaşanan gelişmelerle hem halkta güven kırılmalarına, hem saflarda yozlaşmalara, dağılmalara, hayal kırıklıklarına yol açtılar. Bu çevrelerden sadece Halkevleri bugün evet yanlışlar yaptık diyebiliyor.

Şimdi yine yeni bir yerel seçim döneminde henüz Taner Ekmekçi rezaletinin halka özeleştirisi verilmeden karşımızda iki Cihan Vakası’na balıklama dalan bir aymazlık pratiği belirdi. Taner Ekmekçi’yi Seyit Torun atamıştı Hopa halkına, iki Cihan’dan birini İmamoğlu diğerini Erdoğan atadı Hopa halkına..

Egemen sınıf siyasetinin sağ, sol merkez karargahlarında saptanan hikmeti kendinden menkul karakterler Hopa’ya buyurun yerseniz yemek yemezseniz mercimek diye dayatılıyor. Halkımız  gidip oy kullanacak, adına da seçimli demokrasi diyecekler, yerseniz.. Erdoğan’ın AKP’sinin CHP Belediyesi Fen İşleri Müdürü aslında CHP’li Ati Utku Cihan bizim konumuz değil. Onu yok sayıyoruz. Doğrudan politik olarak karşımızdadır. Oy vermeyi bırakalım yüzüne bile bakılmaması gerekir, Hopa Halkı da bunu sokakta kendisine gösteriyor.

Diğer Utku Cihan’a gelelim… Sosyalistim, devrimciyim diyen çevrelerin yine koşarak gidip katılımcılık, yerelden yönetim gibi artık üçkağıtçılık, dümencilik kokan söylemlerle önünde secde ettikleri, ufak tefek pazarlıklar ettikleri İmamoğlu Hazretlerinin Hopa’mıza layık gördüğü, lütfettiği Cihan’a.. Şahsıyla bir derdimiz yok. O, egemen sınıfın önümüzdeki dönem Türkiye’sini yönettirmeye hazırladığı, o sınıfın yani “kodamanlarının” siyasi programının temsilcisi, gönüllüsü ve taşıyıcısı olmayı tercih etmiş biridir. Hopa Oligarşisinin de tasfiyeci programına şevk katacak bir figür olarak cuk oturan biridir, o yüzden de tehlikelidir.  Kendine devrimciyim, sosyalistim diyen herhangi birinin ya da çevrenin böylesi bir misyonu olan bir görevlinin hizmetine koşmuş olması en hafif deyimle abesle iştigal etmiş olması demektir.

Geçen dönem uzun uzun anlattık. Tekrar uzun anlatmayacağız. Hopa herhangi bir yer değildir. Devrimciliğin toplumsal tabanı, anlayışı, tavrı ile diğer sağ sol düzen siyasetlerinin tabanı ayrışmıştır. Devrimciler neredeyse kime oy verirse versin emekçi Hopa halkının yüzde 80’ini temsil ederler sokakta, mahallede, köyde. Mahir Dudak’tan, Turan Kasımoğlu’na, Nedim Cihan’a bu hakikat değişmemiştir. Hopa ne Şavşatla, ne Arhavi ile, ne Borçkayla ne de Fındıklıyla karşılaştırılıp seçimlerde politik tavır geliştirilecek bir zemin değildir. Her kim ki laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor, aydınlık yarınlar için CHP ile birleşelim gibi bir argümanı Hopa için de kullanılıyorsa art niyetli değilse korkaktır, teslimiyetçidir. Bu korkaklık İhsan Hacımuratoğlu’nu, Mahir Çakır’ı, Alaattin Demirci’yi, Metin Lokumcu’yu, Kazım Koyuncu’yu mezarında ters döndürme pahasına yürütülen oportünist bir düzen siyasetidir. Devrimcilerin mücadeleleri birikimlerini, zeminlerini sanki çocuklarına harçlık veriyor rahatlığıyla düzen siyasetinin hizmetine koşanlarla hesaplaşılmadan, ayrışmadan devrimcilik mümkün olmayacaktır. Onlara iyi bakın İmamoğlu Hopa’da miting yaparken coşkuyla alkışlarken fotoğraflarını çekebilirsiniz onların. Neden bu coşku peki sizce? Sadece devrimci tarihin, birikimin  yağması nedeniyle mi? Hayır tabi ki. Bundan sonraki beş yılın ihale, rant ve CHP belediyelerindeki istihdam süreçlerini takip ederseniz o coşkulanan bedenin en yakınlarını oralarda göreceksiniz.

Utanma diye bir şey varsa ki devrimciler yeryüzünün en utangaç, en onurlu insanlarıdır. Devrimciler insandır, hata yaparlar. Ancak hatadan ders çıkarıp tekrar etmemek de yüksek bir devrimcilik erdemidir. Umarız bu uyarımızı dikkate alırsınız. Bu kir yollarına tevessül etmekten vazgeçersiniz. Devrimin yolundan rantın, değersizleşmenin yoluna geçiş için bu kadar şuursuzca ilkesizleşmenin güncel, tarihsel, ideolojik arkaplanları var. Nedenlerini de biliyoruz. Ancak biz, sayımızın azlığına, düşmanın çokluğuna, gücüne bakmadan savaşan bir neslin onurunu, mirasını, bugüne dair görevlerini sırtlanan insanlarız.

Komiteciler olarak geçtiğimiz dönem halkımızı ve sosyalist çevreleri uyarmış, halkımıza hakikatleri eveleyip gevelemeden anlatmış, halkımıza “CHP ve sosyalistlerin ittifakına kefil değiliz. AKP’ye oy vermeyin geri kalan sizin takdirinizdir” demiştik. Şimdi tavrımızı bir adım daha ileriye taşıyoruz.

Hopa’nın devrimci çevreleriyle de birlikte istişareler yaparak ne kadar çabalasak da hatta bu çabalama sürecinden hoyratlıklar, hatalı arayışlar içine girsek de devrimci, sosyalist adaylı bir seçeneği ne yazık ki üretemedik. Bizzat bu çabalama süreci içinde yeni Erdoğan olacak İmamoğlu Hazretlerinin sosyalist çevreler yani çevremiz üzerinde oluşturmuş olduğu ilişki dünyasını daha çok idrak ettik, fark ettik, öğrendik. Biz işçi sınıfı önderliğindeki emekçi halk sınıflarının devrimci iktidarı için mücadele ediyoruz. Seçim tavrı her yerelin, her güncel tarihsel durumun özgüllüklerinin, güç ilişkilerinin objektif değerlendirmeleri üzerine yükselir. Adımız devrimci, seçimci değil. Seçim devrimcilerin güç ilişkilerini genişletme, yeni alanlar kazanma, halkın iktidar olma yetenek ve kapasitesini büyütme olanağı olarak konjonktürel olarak tavırlar geliştirdiği bir zeminidir. Bu her zaman bir adaya oy atma çağrısı biçiminde saptanmaz. Biz Hopa halkını düzen siyasetinin sağından solundan ayrışmaya çağırıyoruz. Oy kullanmayacağımızı ilan ediyoruz. Bu tutumu büyütecek her çabanın parçası olacağız. Halkımıza da oy kullanmamayı öneriyoruz. Kimseye kefil değiliz. Halkımız da gerçekliğin farkında olmalı, tercihlerinin sonuçlarının yaratacağı yanılgıların sorumluluğunu üstlenmelidir.

Halkımızı seviyoruz.

Zafere kadar mücadeleye devam!

KOMİTECİLER