Çayırova Şok Depo’da Bir Avuç İşçiyle Mücadele Kıvılcımı Çaktı!

Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) özellikle depo işçileri gözünde meşruiyet zeminini genişletiyor. Memleketin dört bir tarafında farklı depolarda üyeliklerimiz ve örgütlenme çalışmalarımız devam ederken Migros, Avon, Bomi, Netlog-Polarxp ve Ekol direnişlerinin depo işçileri arasında oluşturduğu hafızaya tanıklık ediyoruz.

Son olarak Şok Çayırova deposunda örgütlenme çalışmaları, eski bir Migros işçisinin Migros direnişini depo işçisi arkadaşlarından dinlemesi ve sendika üyeliğini örgütlülüğe dönüştürme kararı ile ortaya çıktı. Depoların hemen hemen hepsinde taşeron çalıştırma var. Sözde işçi sendikalarının taşeronla uğraşmayı reddettiği bir dönemde “Taşeron Düzenini Yıkacağız!” şiarıyla sürdürdüğümüz mücadelemiz en dipteki işçiyi görünür kılıyor. Şok deposunda ise taşeron şirket teorik olarak yok. Burada karşılaştığımız durum ise şirketsiz bir taşeron uygulaması. Şok müdürleri, amirleri Çayırova’ya yakın mahallelerden dayıbaşı usulü ile işçi getirtiyor. Çayırova deposunda bu seçim Hereke’den yapılmış. Hereke HDP’li Kürtlerin ağırlıkla yaşadığı bir getto. Buradan diğer depo işçilerine göre daha vasıflı olan bir forklift operatörü işçi işe alınmış, sonrasında bu işçi Hereke’den tanıdık, akraba işe aldırmış. Bu işçinin müdürlerden aldığı söz ise ilerde vardiya amiri olması. Tabii işe girip çalışmaya başlayınca taşeron işçi uygulaması hemen devreye sokuluyor amir ve müdürler tarafından. Kürt asıllı işçiler yükselemiyor, kullandıkları forklifler ellerinden alınıyor, ırkçı, şoven söylemlerle her gün mobbinge uğruyorlar. Herekelilerin sesini bastırmak için dayıbaşı diyebileceğimiz işçiye, patrona yakın olma şartıyla vardiya amirliği teklif ediliyor. Son gelinen noktada, işçi kardeşimiz bu teklifi reddederek sendikal mücadeleyi seçti ve biz de Şok Çayırova depo işçileriyle yol yürümeye başladık.

Örgütlenme çalışmalarımız sürerken, öncü 4 işçinin işten atılması ile eylemliliklere başladık. Şimdiye kadar depo önü uyarı eylemi, halk sağlığını hiçe sayan depolama koşullarının marketlerde ifşası, merkezi Şok marketlerde basın açıklamaları ile depo işçilerinin mücadelesini büyütüyor ve içeride örgütlenme çalışmalarımıza son hız devam ediyoruz. İşyeri komitesi üzerinden örgütlenmeyi sürdürürken, işyeri meclisimizle karar alma sürecini tüm işçilere yaymaya çalışıyoruz. Şok depolarının hiçbirinde sendika olmadığı gibi Şok marketlerde de sendikalı çalışan yok. Bu manada eylemlerimiz hem Şok depo işçileri için hem de Şok market çalışanları için umut olmuş durumda. Farklı depo ve marketlerden işçilerle irtibatlarımız sürüyor. Vahşet koşullarında çalıştırılan Şok emekçileri, Çayırova deposunda hak arama mücadelesini feyz alarak örgütlenme biçimlerini tartışıyor. Bu patlamanın Şok patronları tarafında yarattığı tedirginlik büyük. İşçilerden öğrendiğimiz kadarıyla depo ve marketlerin temsilcileri teyakkuzda, toplantı üzerine toplantı yaparak işçilerin sesini kısmanın yollarını arıyor.

Bu patlamanın bir diğer sebebi ise Şok Market’lerin satılma söylentisi. Makro işçileri gibi örneklerde gördüğümüz üzere satışlar işçilerin alacaklarına çökerek yapılıyor. Böylesi bir durumda işçilerin ilk adresinin bizler olacağını bilerek, hazırlıklarımızı büyütüyor, ticaret-büro işkolunda çıkışsız kalan işçilerle birlikte bağımsız bir sendika kuruluşunu tartışıyoruz. Şok Market’ler 2011 yılında Yıldız Holding bünyesine taşındı. Yıldız Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı ise Murat Ülker. Bilindiği üzere Ülker yatırımlarını yurtdışına çıkarma kararı almıştı. Kendisi bu durumu karlılık üzerinden tartışırken rivayetler ise farklı bir siyasi tercihe işaret ediyor. Murat Ülker ile Ahmet Davutoğlu çocukluk arkadaşı. Aralarındaki ilişki sadece bir arkadaşlık değil elbette. 1986 yılında kurulan Bilim ve Sanat Vakfı’nın iki kurucu isminin siyasi dirsek teması aşikar. Yeni bir gelişme olarak ise vakfa kayyum atandı. Böylesi bir tabloda, Ülker’in yatırımlarına çökülmesini engellemek için yurtdışına açıldığını söylemek yanlış olmaz.

Şok Market çalışanları hem depolarda hem mağazalarda yukarıda yaşanan sallantıyı hissediyor ve haklarına sahip çıkmanın yollarını arıyor. Şok Çayırova deposunda bir avuç işçinin yaktığı mücadele ateşiyle Ülker Grup rahatsız edilmiş durumda. Bundan sonraki mücadeleyi büyütmek için Şok Market çalışanlarının tümünü harekete geçirecek zeminleri inşa etmek acil bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor. 

*Bu yazı Komite Dergisi’nin Şubat 2020 tarihli 17. sayısında yayınlanmıştır.