Devrimcilerin yegâne gündemi emekçilerin kendi örgütlerinin inşasıdır

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri Cumhur İttifakının Reisinin Anadolu sağcılığını bloklayabilme becerisinin düşündüğümüz kadar aşınmadığını ispat etmesiyle bitti. İlk tur sonuçlarının gösterdiği üzere yarı yarıya esas olarak tek adamcılık ve onun karşıtı yönünde bir kamplaşma tarafından bölünen ülkede, Cumhur İttifakı karşıtı kesimlerin ideolojik bütünlüğü olması beklenemez. Nitekim, sanayi dört sıfır masallarıyla süslü, yeni soğuk savaş ortamında küresel tedarik zincirlerinin kısalması nedeniyle emperyalizmin Türkiye’yi tercih etmesi umuduna bağlanan, bu yüzden de dibe doğru yarış dışında anlamı olmayan ve apolitik bir “sevgi” diliyle ambalajlanan vaat ve söylemler paketi muhalif bloğa ortak bir siyaset tabii ki sağlamadı. Liberal aklın görmek istemediği siyasal gerçekliğin sert bölünmelerine toslayan bu kampanyaya siyasallaşsın diye iki tur arası zerk edilen kentli seküler Türk milliyetçiliği aşısı ise Kürt seçmenin oy vermeye dair ilk turdaki iştahını, bu kesimin örgütlülüğüne rağmen, doğal olarak yıprattı. Sonuç budur. Komite dergisi “Seçimlerin sonucu” mücadele stratejimizi “hangi politik dekor önünde hayata geçirmek için mücadele edeceğimizi belirleyecek” demişti. Bu dekor var olan politik baskı ortamının şovenist dozunun yükseleceği bir tarzda kurgulanacakmış gibi gözüküyor. Hukuksuzluk biraz daha normalleşecek, geleneksel sol merkezlerin mücadele azmi biraz daha düşecektir.

“Toprakla bağı koparılan, ucuz emek gücü olarak bir deprem coğrafyasında hormonlu kentleşmiş şehirlerde müstakbel enkazlarda yaşamaya mahkûm edilen, düşük ücretlerle çalışan, iş cinayetlerinde öldürülen, sahte sendika, tarikat, çete, patron ve onun devleti polisi jandarması cenderesine sıkıştırılan emekçiler bu kuşatmayı elbet kıracaktır. Bu seçimler bu yönde bir adım değil bu kuşatmada başka bir perdenin başlangıcıdır” şiarıyla seçime yaklaştık. Fakat bu bahsettiğimiz cendere Urfa Eyyübiye köylerinde her zaman olduğu gibi kadınların yerine erkeklerin oy kullanmasına, Maraş OSB’lerinde emekçilerin sadece Cumhur İttifakından gelen “ama montaj, ama şu, ama bu” kampanyasından başkasını duymamasına yol açtı. Bu cendereyle sadece seçimden seçime yüzleşmeye çalışanlar onu asla kıramayacak. Eyyübiye’nin kendi oyunu kullanmasına izin verilmeyen kadınlarına seçim dışında bigâne olanlar, Maraş OSB’lerinde haysiyetleri ve ekmekleri için direnenlere bizzat orada olmaya talip olarak omuz vermeyenler, onları bu yönde teşvik etmeyenler seçimlerde bu manzaralara daha çok ağlar. Onu kırmak isteyenler esas bugünlerde seçim yokken oralara gitmeye gönül indirmelidir. Bunu şimdi söylemiyoruz. Şubat 2023’te “Gerçek Mezar Kazıcıların Birliğini Ve Zaferini Yaratmak Zorundayız” başlığını atıp şöyle demiştik:

Devrimciler, “emekçilerle sadece acil ihtiyaçları doğrultusunda değil onlarla devrimci bir hareketi yaratacak olanakları ve gücü geliştirmek için sürekli ve yaygın bir ilişki kurarlar. İkincisi yoksa ilki de olmayacaktır. Kapitalist üretim ilişkileri aracılığıyla yeniden ve yeniden üretilen ekonomik, politik, ideolojik vb tüm ilişkilerle kuşatılmış olan emekçilerin hem güncel ve hayati ihtiyaçlarını hem de politik/ideolojik ihtiyaçlarını, yani kısa vadeli ve uzun vadeli ihtiyaçlarını birlikte karşılayabilecek bir ilişki tarzı geliştiremeyenler ilkini dikkate alıp ikincisini göz ardı ettiğinde pragmatist, ikincisini dikkate alıp birincisini ihmal ettiğinde ise idealist ya da en iyi ihtimalle ütopist olmaktan kaçamayacaktır. Sadece çalışırken değil sokakta, barındığı konutta ölüme mahkûm edilen, sadece toplumsal ilişkilerin yarattığı cenderede sıkışan değil afetlerin yarattığı sonuçları da ölümüne yaşayan binlerin mezarını kaldırmamak için savaşı emekçilerin lehine çevirmek, emekçilerin sermayedar sınıfının ve onu üreten tüm ilişkilerin, kurumların ve güçlerin mezarcıları olmasını sağlamak için hemen bugünden çalışmaya başlamak ve “bugünkü hareketin içinde hareketin geleceğini de” yaratmak zorundayız.”

Bu çağrıdan başka hakikatimiz yoktur. Şimdiden dokuz ay sonraki yerel seçimlere motivasyon biriktirenler, bir kez daha yedeklenme taktikleri önerecek olanlar, devrimci mücadeleden ve onun tarihinden bahsedemez. Bizim kavgamız, çağrımız oyunuzu nereye kullanacağınızla ilgili hiç olmadı; çağrımız işçi emekçi sınıfların, bilcümle ezilenlerin kendi örgütlerini yaratma süreçlerine katkı sunmaya, temsilden kovulmuş çoğunluğun kendi iç demokrasilerini ihmal etmeden kendi kendilerini yönetecekleri ikili iktidar hüviyeti barındıran örgütlenmeleri inşa etmek üzerinedir. Kavgamız bugün için soyut bir devrimi beklemek değil proleter kesimleri devrime hazırlanmak için cesaretlendirmek ve de bizzat hazırlanmak kavgasıdır. Kurtuluşumuz kendi ellerimizin eseri olacaktır.